Custom Search

LYS Edebiyat Deneme Sınavı Çözümü – 1

12 Ağustos 2016

1. Altı çizililerden III. sünde yer alan “sağlam bir ifade gücü” sözü, başarılı bir “anlatım”ı yansıtmaktadır. Bu yüzden cevaptaki “anlama” sözcüğü ifade edilmek istenen kavramı karşılamamaktadır. Diğer seçeneklerde numaralanmış sözlerle ilgili açıklamalar doğrudur.
Cevap: C

 

2. A’da “gören gözlerle bakmak”, etrafa bilinçli olarak bakmayı, ayrıntıları fark etmeyi yansıttığı için “iyi bir gözlemci olmayla arasında anlamca ilişki vardır.
B’de “düşünce eğitimi” yapılarak bunların yazıya dökülmesiyle “düşünceye önem verme” arasında anlamca ilişki vardır.
C’de yazıya aktarılacak birikimin kazanılmasında okumanın rolü olduğu için “okumaya önem verilmesi” anlamca ilişkilidir.
D’de “iyi bir dinleyici olmakla” birikim oluşturmak arasında anlam ilişkisi vardır.
E’de “özgün olan” kişiye özgü olduğu için “taklitle” anlamca ilişkili değildir.
Cevap: E

 

3. II. cümlede “şaşırtmama” bir koşuldur; “Eğer” sözcüğü ve “-sa” ekiyle koşul ilgisi kurulmuştur. III. cümlede “inandırıcı olmama” bir koşuldur; “-sa” ekiyle koşul ilgili kurulmuştur. Diğer cümlelerde koşul ilgisi yoktur.
Cevap: B

 

4. IV. cümlede “angut ördek türünün, sadakatinden dolayı vurulan eşinin başucundan ayrılmadığı anlatılmaktadır. Yani hayvanların davranışlarına insanların kendilerine göre bir anlam verdikleri üzerinde durulmamaktadır.
Cevap: D

 

5. IV. cümlede bireysel çıkarlar için çalışma vurgulanmaktadır. Oysa D seçeneğinde insanlık için yapılan özverili çalışmadan söz edilmektedir. Bu durum bir çelişkidir.
Cevap: D

 

6. I. cümlede “Saçı, teni … kişinin” sözünde tamlayan ile tamlanan yer değiştirmiştir. II. cümlede “bir politika adamı” tamlamasında “bir” sözcüğü, “politika adamı” belirtisiz isim tamlamasının sıfatıdır. III. cümlede “kutba” sözcüğünde hece düşmesi vardır. IV. cümlede “gülmeyin” sözcüğü emir kipinin 2. çoğul kişisidir. V. cümlede “dâhi” sözcüğü uzatma işareti taşıdığı için “dahi” bağlacıyla sesteşlik oluşturamaz.
Cevap: E

 

7. IV. cümlede “mır” yansıma kökünden “-ıl” yapım ekiyle addan ad türetilmiş, iki kez tekrarlanarak da ikileme oluşturulmuştur.
Cevap: D

 

8. A) Korktuğumuz (sıfat-fiil), gidip (bağ-fiil), kurtulmak (isim-fiil)
B) “Kendisidir” sözcüğündeki “-dir”, ek eylemin geniş zamanının 3. tekil kişisidir.
C) “Korkunun kendisi” belirtili isim tamlamasıdır.
D) “Gerekir” eylemi geniş zamanın 3. tekil kişisidir, basit zamanlıdır. (Hikâye, rivayet, şart olsaydı birleşik zamanlı eylem olurdu.)
E) “Şey” sözcüğü belgisiz zamirdir.
Cevap: D

 

9. A) “Kabul edilmiştir.” yardımcı eylemle oluşturulmuş birleşik eylem.
B) Eylemi yapan belli değildir, yüklem “-il” edilgenlik ekini almıştır.
C) Öğeler “sözde özne – zarf tümleci – yüklem” olarak kullanılmıştır.
D) Yüklemle birlikte “kullanılma” isim-fiili yer aldığı için girişik birleşik cümledir.
E) Yüklem cümlenin sonunda yer aldığı için kuruluşuna göre “düz” cümledir.
Cevap: C

 

10. A’da “peştamel” değil “peştemal”, B’de “birebir” değil, “bire bir”, D’de “16.00’a” değil, “16.00’ya”, E’de “alış veriş” değil, “alışveriş” yazılmalıydı.
Cevap: C

 

11. 1. boş paranteze, konuşma cümlesi verileceği için iki nokta, başkasına ait cümle yazılacağı için çift tırnak, “Ah” ünleminden sonra küçük harf kullanıldığı için virgül, ünlem cümlesinin sonuna ünlem işareti getirilir. Konuşma cümlesi bittiği için çift tırnakla kapatılır.
Cevap: A

 

12. “Çocukluğu” sözcüğünde ünsüz yumuşaması; “sürüklüyorsun” sözcüğünde “sürükle”mekten sonra “-yor” eki geldiği için ünlü daralması; “ağlayış” sözcüğünde “y” kaynaştırma harfi; “bir ağlayış” sözünde y’den sonra “a” geldiği için ulama vardır. Ünsüz sertleşmesi yoktur.
Cevap: D

 

13. Birinci cümlede “hiçbir şey” yazılması gerekirken “hiçbir şeyler” denerek gereksiz çoğul eki kullanılmış. İkinci cümlede “yıllardır”, zaten uzun bir süreyi kapsadığı için “uzun” sözcüğünün kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Ayrıca “yıllardır” sözcüğü devam eden bir durumu gösterdiği için “iyiydi” sözcüğünde “idi” ek eylemi kullanılamaz; “iyi” sözcüğüne “dir” ek eylemi getirilmelidir.
Cevap: A

 

14. Numaralanmış cümleler birbirlerini tamamlayarak yazının hedef kitlesini saptamanın ve onlara yönelik yazmanın yazarı başarılı kılacağını, yazının da etkili olacağını vurgularken IV. cümle yazının metin türüne göre oluşturabilmesi için yazarın belli bir seviyeye ulaşmasının gerekli olduğunu belirterek düşüncenin akışını bozmaktadır.
Cevap: C

 

15. Soru kökünde verilen “Çünkü bir insanı ‘anlamak’ başka şeydir, ona ‘hak vermek’ başka şey.” cümlesinde üstü kapalı ve karşılaştırılmalı olarak “empati” ve “sempati” kavramları birlikte vurgulanmaktadır. VI. cümlede terimlerin adı konularak bu karşılaştırma yapıldığı için belirtilen yargı VI. cümleden önce getirilmelidir.
Cevap: E

 

16. Çünkü zihin eğitimsiz olduğunda zihne başka düşünceler girer.
Cevap: C

 

17. Bilimsel bir konu olan kalbin çalışması, evdeki su tesisatının çalışmasına benzetilerek anlatılmıştır. Ama nükteli bir anlatım yoktur.
Cevap: E

 

18. “Kıyıdaki ev”, “değişen bir deniz manzarası”, “koca deniz” gibi kelime öbeklerinde nitelendirmeler vardır.
‘Tekneler”, “insanlar”, “çizmeler” gibi ifadelerde çoğullaştırmalara yer verilmiştir.
“Med” ve “Cezir” birer terimdir.
Parçadaki betimleyici anlatım gözlem sonucunu yansıtmaktadır.
Yüklemi olmayan cümleler kullanılmadığı için eksiltili cümle yoktur.
Cevap: D

 

19. Erkek deve, dişi deve, deve yavrusu ve bunlara Toroslarda halk arasında verilen isimler sıralanarak sayıp dökmelere yer verilmiştir.
“Deve” sözcüğü standart dil içindeki kullanımıyla verilerek örnek olarak incelenmiştir.
Gerçek dünyanın dile yansıması hakkında açıklama yapılmıştır.
Süsten ve özentiden uzak olduğu için yalın bir dil kullanılmıştır.
Somut bir konu, somut bir anlatımla dile getirilmiş, soyutlamaya başvurulmamıştır.
Cevap: C

 

20. Parçada, bin sene önce bir bilgenin öğüdünün o koşullarda doğal kabul edileceği ama günümüzde bu durumun kurumsallaşmış olması gerektiği vurgulanmış. Yazar, günümüzde işleri yürütmede tanıdık aranmasından yakınmakta ama bunun gerekçesini saptamayı da okuyucuya bırakmaktadır.
Cevap: B

 

21. Reklam yazarının, başka reklam yazarları yetiştirmesinden ve reklam metinlerini kabul eden ya da etmeyen konumunda olmasından işinde başarılı olduğu ve kendini kabul ettirdiği çıkarılmaktadır.
Sanatsal gönderme taşıyan bir metni kabul etmemesinden ilkelerinden taviz vermediği çıkarılmaktadır. Bu durum onun sanatsal kaygı taşımadığını da göstermektedir. Reklam yazarını bir pazarlamacı olarak değerlendirip asıl işinin ürünü sattırmak olduğunu vurgulayarak işinin sınırlarını çizmiş, böylece hedef kitlesini de saptamıştır. Ama halkı eğitmek gibi bir amacı yoktur.
Cevap: C

 

22. Bilge Karasu, Batı tipi natüralist-realist ya da daha başka roman arayışı içinde olan Türk romanını, menkıbelerden, destanlardan, masallardan kaynaklanan kurmaca bir dünya içine çeker.
Bunu yaparken de evrenselliği ihmal etmez. Bu yüzden onun eserleri aynı zamanda tüm insanlığa seslenir. Böylece yerellik ve millîlikle birlikte evrenselliğe de önem verir.
Cevap: A

 

23. Parçaya göre gerçek sanat yapıtı sanatçısını aşarak var olur. Bir denemeci ya da eleştirmen sadece yapıttaki “gizin varlığını duyurabilir. Çünkü bu gizin ancak ayrımına varılabilir; anlatılamaz, açıklanamaz, çözümlenemez. Sanatçısı da bu gizi açıklayamaz. O, her okur tarafından kendi gücü oranında hissedilebilecek bir “giz”dir.
Cevap: E

 

24. I. cümlede “Akıllarından korku geçmedi.”, III. cümlede “Ruhunda kendi de fark etmeksizin bir çöküntü oldu.” ifadeleriyle “ilahî” bakış açısı meydana gelmiş. II ve IV. cümlelerde “tanık” (gözlemci) bakış açısı kullanılmış. V. cümlede ise “kahraman” bakış açısıyla anlatım yapılmıştır.
Cevap: E

 

25. “Gönül” sözcüğünde soyut – somut ilişkisiyle mecazımürsel, “ey” seslenişinde nida, yüzün aya benzetilmesinde teşbih, “var mı” soru yöneltmesinde ise istifham sanatı vardır. Geri çekilip daha güçlü bir anlamla gelme sanatı olan “rücu” ise kullanılmamıştır.
Cevap: D

 

26. Dizelerdeki abab sıralanışıyla çapraz uyak, “iklimlerine – derine” sözcüklerinde “-e”ler ek redif, “-erin” seslerinde zengin uyak meydana gelmiştir. “Kaçtı”, “açtı” sözcüklerinde “-tı”lar ek redif, “-açlar da tam uyaktır. Ünsüz harfin aynı dizede tekrarı olan aliterasyona ise yer verilmemiştir.
Cevap: D

 

27. Şiirin bentlerden oluşması, kavuştak kullanılması türkü olduğunu gösterir. Sıladan uzakta olması “gurbet” temasını vurgulamaktadır. Bazı hecelerde biri ünlü biri ünsüz iki sesin benzeşmesinden oluşan tam uyak, genelde tek ses benzerliğinden oluşan yarım uyak kullanılmıştır. İkiden fazla sesin benzeşmesinden oluşan zengin uyak ise yoktur.
Cevap: E

 

28. Kahramanlık yansıtan (epik), doğa güzelliklerini canlandıran (pastoral), yergiyi tema olarak alan (satirik) şiirler örneklenmemiştir. Her ikisi de coşkulu, duygusal (lirik) şiirlerden alınmıştır.
Cevap: B

 

29. Halk edebiyatında A, B, C, D seçeneklerinde verilenler geçerlidir ama öz önem taşır, uyak kulağa hitap eder. Divan edebiyatında uyak göze hitap etmektedir.
Cevap: E

 

30. Mevlana’nın eserleri konusunda A, B, D, E seçeneklerinde verilenler doğrudur ama Fihî Mafih adlı eserinde şiirleri değil, tasavvuf, din, ahlak, felsefe, insan hakkındaki düz yazıları toplanmıştır.
Cevap: C

 

31. Efsanede (esatir) yer gösterilir; masal, hayalî yerlerde geçer. Masalın gerçek olmadığını herkes bilir, efsanenin tuhaf bir inandırıcılığı vardır. Efsanenin farklı yerlerde farklı söylenmesi de “varyant”ı oluşturur.
Cevap: A

 

32. Ali Şir Nevai, 15. yüzyılda Herat’ta yaşamıştır, 16. yüzyılda yaşayan Taşlıcalı Yahya ve 17. yüzyılda yaşayan Nev’îzade Ataî ile ortak noktaları hamse (beş mesnevi) sahibi olmalarıdır.
Cevap: A

 

33. Özellikleri verilen nesir tarzı “süslü nesir”dir. A, B, D, E seçeneklerinde süslü nesir örnekleri ve yazarları verilmiştir. Mercimek Ahmet, Kabusnâme adlı eserini sade nesirle yazmıştır.
Cevap: C

 

34. Özellikleri verilen sanatçı Recaizade Mahmut Ekrem’dir. Karamsar havasıyla Servetifünun sanatçılarını etkilemiştir.
Cevap: A

 

35. Anlamın beyitten beyite taşmaması görüşü değişmiş, ayrıca dizenin ortasında cümle tamamlanabilmiştir (anjambman). Nazım biçimi olarak sone, terzarima ya da serbest müstezat kullanılmıştır.
Cevap: D

 

36. 1911’de Selanik’te çıkarılan Genç Kalemler dergisinde Ömer Seyfettin’in yazdığı Yeni Lisan adlı makaleler Millî Edebiyat’ın temelini oluşturur.
Cevap: C

 

37. Verilen bilgiler, sırasıyla Şinasi, Namık Kemal ve Abdülhak Hamit Tarhan’a aittir.
Cevap: B

 

38. Moliere’in, Scapin’in Dolapları adlı eseri dilimize adapte edilmiştir. Ahmet Vefik Paşa, Dekbazlık; Direktör Âli Bey de Ayyar Hamza adıyla uyarlamışlardır.
Cevap: A

 

39. Verilen bilgilerdeki ‘Tâmâf adlı eser Tevfik Fikret’e ait değil, Cenap Şahabettin’indir.
Cevap: E

 

40. Özellikleri verilen edebiyat topluluğu Fecriati’dir.
Cevap: C

 

41. Özellikleri belirtilen sanatçı Mehmet Akif Ersoy’dur.
Cevap: B

 

42. Dağ Yolu – Hamdullah Suphi Tanrıöver (söylev)
Gönül Hanım -Ahmet Hikmet Müftüoğlu (roman)
Yeni Hayat – Ziya Gökalp (şiir)
Cevap: E

 

43. Yedi Meşaleciler, Beş Hececileri eleştirmiş; onları masa başında oturmakla suçlamışlardır. Bu yüzden kendilerine öncü seçmeleri mümkün değildir.
Cevap: E

 

44. Aylaklar adlı roman Rasim Özdenören’e değil, Melih Cevdet Anday’a aittir.
Cevap: C

 

45. Yaşar Kemal‘in üçlüsü hakkında verilen bilgiler, Orta Direk, Yer Demir Gök Bakır, Ölmez Otu adlı eserleri işaret etmektedir.
Cevap: A

 

46. A, B, D, E seçeneklerindeki dörtlüklerde simgelerle yüklü, kapalı bir şiir diliyle, insanın duygularının sonsuzluğu, iç ahenkle dile getirilmiştir. C seçeneğindeki dörtlükte meydan okuyuş vardır.
Cevap: C

 

47. Epik tiyatro, Bertolt Brecht’in kuramlaştırdığı, öz ve biçim açısından dramatik tiyatronun karşıtı olan tiyatro türüdür. Haldun Taner, Keşanlı Ali Destanı adlı oyunda epik tiyatrodan yararlanmıştır.
Cevap: B

 

48. Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda adlı eser, Tarık Buğra’nın değil, Cahit Külebi‘nindir.
Cevap: A

 

49. Uzak çağrışımlarıyla tanınan, kapalı, mantıktan uzak akım, “İkinci Yeni’dir.
Cevap: C

 

50.Halide Edip Adıvar‘ın, Türk’ün Ateşle İmtihanı ve Mor Salkımlı Ev adlı eserleri anı; Kenan Çobanları, Maske ve Ruh adlı eserleri oyun; Dağa Çıkan Kurt adlı eseri ise öyküdür.
Cevap: D

 

51. A, B, C, D seçeneklerinde yer alan dizeler, şiirsel söylemle ve sanatlı anlatımlarla imgeler oluşturmuştur. “Deniz engin bir sudur tuzlu yeşil dalgalı” dizesinde deniz görülen, tadılan biçimiyle hayale yer vermeyecek biçimde yansıtılmıştır.
Cevap: E

 

52. Şair, toplumsal sorunlar karşısında duyarsız kalmıyor, insanları harekete geçirmeye çalışıyor.
Cevap: B

 

53. Cevdet Bey ve Oğulları adlı roman Ayşe Kulin’in değil, Orhan Pamuk‘undur.
Cevap: B

 

54. Gece geç yattığı için sabah geç kalkmış, kimseyle görüşmek istemediği için kapının zili çalınsın istemiyor. Bu durumda davranışların gerekçelerini açıklayan sözler kullanılmış.
Cevap: E

 

55. Halit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu adlı eserinin kahramanı “Bihter”, Gustave Flaubet’in romanı Madam Bovary’nin kahramanı “Emma” ile paralellik göstermektedir.
Cevap: A

 

56. Klasisizmde, A, B, C, D seçeneklerinde verilen özellikler geçerlidir. İnsanın ruhunun arındırılması önemli olduğu için “doğa görünümü, giysi, dekor” önemsenmemiştir.
Cevap: E

 

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.