Custom Search

Paragraf Çözümlü Test Soruları

1 Mart 2016

Soru 1.

(I) Çocukluğum Toroslardaki yaylalarda geçti. (II) Yayla hayatının kendine özgü, güzel yanları olduğu kadar sıkıntılı yönleri de vardır. (III) Sanıyorum bu yüzden suyu da ağacı da suyla ve ağaçla haşır neşir olmayı da çok severim. (IV) İsveç’e her gidişimde bu kadar mutlu olmam da belki bundan. (V) Çünkü İsveç gerçekten suyu da ağacı da bol bir ülke.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?
A) I.        B) II.       C) III.       D) IV.       E) V.

Çözüm.

I. cümle ile III. cümle arasında bağlantı, gerekçe bildiren bağlantı ögesiyle sağlanmıştır. III. cümle ile IV. cümle arasında bağlantı işaret zamiri ile sağlanmış. IV. ve V. cümle arasında bağlantı gerekçeli bağlaçla (çünkü) sağlanmıştır. I. ve II. cümle arasında ne biçimce ne de anlamca bir bağlantı vardır.
Cevap (B) seçeneğidir.

Soru 2.

(I) Anılar yaşandıktan sora yazılır. (II) Günlüklerse yaşanırken oluşturulur. (III) Kimi günlükler içe dönük bir nitelik taşır. (IV) Anılarla günlükler arasındaki en önemli ayrım budur. (V) Bu bakımdan günlükler anılara göre daha inandırıcıdır.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I.       B) II.       C) III.       D) IV.       E) V.

Çözüm.

I ve II. cümle arasında karşılaştırma yapılarak bağlantı kurulmuş. IV. cümledeki işaret zamiri “budur“la I ve II. cümle arasında bağlantı sağlanmış. IV. cümle ile V. cümle arasında işaret sıfatı “bu” ile anlam bağlantısı kurulmuş. III. cümle ile diğer cümleler arasında bir bağlantı yok.
Cevap (C) seçeneğidir.

Soru 3.

(I) F. Kafka’nın, çok ilgi çekeceği sanılan yeni bulunmuş mektupları, İsveç’te kitap olarak yayımlandı. (II) Bu yayınevi geçen yıl çeşitli yazarların yapıtlarından oluşan bir kitap dizisi yayımlamıştı. (III) Mektuplar, Kafkayı sevenleri de edebiyat tarihçilerini de yakından ilgilendiriyor. (IV) Bunlarda Kafka üzerinde yapılmış kimi eski araştırmaları aydınlatan bilgiler yer alıyor. (V) Ayrıca, yazarın yaşamının son aylarıyla ilgili önemli noktalar ortaya konuyor.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I.       B) II.       C)lll.       D) IV.       E) V.

Çözüm.

I ve III. cümlede hem anlamsal bağlantı hem de özne bağlantısı var. “Mektuplar” öznesi birinci Özne cümlenin öznesiyle bağlantı kurulmuş. “Kafkanın. çok ilgi çekeceği sanılan mektupları” IV. cümle ile Özne III. cümle arasındaki bağlantı “bunlarda” işaret zamiriyle sağlanmış. Yine “bunlarla” işaret zamiri ile V. cümlede anlamsal ilişki oluşturulmuş. Bu parçada II. cümle hiçbir cümleyle anlamsal veya biçimsel bir bağlantı oluşturmamış.
Cevap (B) seçeneğidir.

Soru 4.

(I) Garip hareketi üç şairin adıyla anılır: Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Anday. (II) Bu üç şair, başlangıçta konuşma dilinin yalınlığı içinde yaşama sevincini, günlük hayatı, küçük adamın dertlerini konu edinir. (III) Garip Hareketini kısa sürede yaygınlaştınr. (IV) Melih Cevdet ve Oktay Rıfat yeni denemelerle kendilerine özgü bir şiire yönelirler. (V) Orhan Veli de ikinci kitabı “Vazgeçemediğim”den başlayarak şiirini değiştirir.

Yukarıdaki parçada, numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Ancak zamanla bu üç şairin şiir anlayışlarında bir değişme olur.” cümlesi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü bozulmaz?
A) I       B) II       C) III       D) IV       E) V

Çözüm.

Bu tür sorularda anlamsal ilişki aranır. Tırnak içine alınan cümle IV ve V. cümleyle anlam ilgisi kuruyor. III. cümleden sonra bu cümlenin getiril¬mesi durumunda anlam bütünlüğü bozulmaz.
Cevap (C) seçeneğidir.

Soru 5.

(I) Karşısında, biri kız, ikisi erkek üç çocuk ısınmaya çalışıyordu. (II) Burası, suların azgın zamanında oyduğu bir kovuktu. (III) Şimdi sular çekildiğinden rahatça kullanılabilecek bir barınak olmuştu. (IV) Ateş kovuğun önünde yanıyordu. (V) Nehrin kumlu sahilinden, ateşin yandığı yere doğru ilerledim.

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangileri yer değiştirirse parça anlamlı bir bütün olur?
A) I. ve III.       B)l. veV.       C) II. ve IV.       D) III. ve V.       E) IV. ve V.

Çözüm.

Bu tip sorularda akışa bakılır ve parçanın giriş cümlesi tespit edilir. Diğer cümleler bu cümleye göre sıralanır çözüme ulaşılır.
Bu parçada V. cümle paragrafın giriş cümlesidir, paragrafın başında olmalıdır. I. cümledeki “karşısında” sözcüğü ile “Ateşin karşısından söz edildiğinden I. cümle IV. cümleden sonra gelmelidir.
Cevap (B) seçeneğidir.

Soru 6.

Aşağıdakilerden hangisi bir yazının ilk cümlesi olmaya en uygundur?
A) Yeni öykücüler arasında Türkçeyi bütün güzelliği ile kullananlar var.
B) Başka öykülerini de dergilerde okumuştum ama bunu hepsinden güzel buldum.
C) Bunda, tiplerin çok canlı, öykülerinin otobiyografik olmasının da etkisi var.
D) Bir bakıma, bu son iki kitabı birer dil olayı olarak değerlendirilmelidir.
E) Birçok yeni öykücünün, buna gereğinden fazla önem verdiğini gördük.

Çözüm

Bir giriş cümlesi, bağlantı ögeleriyle başlamaz. “B, C, E” seçeneklerinde işaret zamiri, “D” seçeneğinde ise işaret sıfatı bağlantı öğesi olarak kullanılmış. Bu cümleler giriş cümlesi olamaz. “A” seçeneğinde yer alan cümle de bağlantı öğesi yok, cümle açılmaya müsait net bir cümle.
Cevap (A) seçeneğidir.

Soru 7.

Gerektiği yerde gerektiği kadar sözcük… Metinde anlam, tanımlamalarla, çağrıştırmalarla, örneklemelerle değil, tek başına kullanılan sözcüklerle ortaya konuyor. Her tutum, her davranış, her olgu, her nesne ayrıntılara inilmeden onu en iyi anlatan sözcükle veriliyor.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Yazılarının sözcük örgüsü, büyük bir değişkenlik gösteriyor.
B) Değişik anlatım biçimlerini kullanmaktan kaçınıyor.
C) Yazılarında en az sözcükle en çok şeyi anlatma ilkesine bağlı kalıyor.
D) Sözcükleri, temel anlamları kadar yan anlamlarıyla da kullanmaya çalışıyor.
E) Söylediklerinin kolay anlaşılır olmasını istemiyor.

Çözüm.

Paragrafın tamamında özlülükten söz edildiği için bu parçanın başına da bu anlam özelliğinden söz eden bir cümlenin getirilmesi gerekir. “C” seçeneğinde “az sözle çok şey anlatma, özlülükle ilgilidir.
Cevap (C) seçeneğidir.

Soru 8.

— Onlardan hep ağır, oturaklı kişiler olmaları istenmiştir. Sanki öyle davranınca saygın olunacakmış gibi! Bir çocuk, öğreniminin ancak ilk yıllarında gülebilir. Daha büyük sınıflarda hiç gülebilir mi? Adı hemen “sırıtık“a çıkar, iş yaşamında, müdür memura gülmez; memur vatandaşa gülmez. Neden bu asık yüzlülük? Nereden kaynaklanıyor bu gülme korkusu?

Bu parçanın başına,düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Kimileri, beğenilen insanların, az gülen insanlar arasından çıktığı görüşünü benimser.
B) Büyükler, küçükleri eleştirip onlardan kendileri gibi düşünmelerini beklerler.
C) Çok gülenlerin, kimi zaman çevresindekileri rahatsız edebileceklerini düşünmeleri gerekir.
D) İnsanlarımızın gülmeye yatkınlığı vardır ama buna sürekli engel olunmuştur.
E) Toplumumuzda, genellikle, ağırbaşlı kişiler öne çıkmıştır.

Çözüm.

Onlardan hep ağır, oturaklı kişiler olmaları istenmiştir.” cümlesinde “onlardan” kişi zamiri çocukları işaret etmektedir. Parçada çocuklara gülmenin yasaklandığından ve bu tarzda yetişen çocukların ileride asık suratlı olacağından söz ediliyor. Parçanın başına getirilebilecek ilk cümle, gülmenin yasaklanmasıyla ilgili olması gerekir.
Cevap (D) seçeneğidir.

Soru 9.

İnsanların beğenileri birbirine uymaz, belki o kırmızıdan hoşlanıyor, siz yeşili seviyorsunuzdur. Belki o, VVagner’in müziğini beğeniyor, siz, Mozart’ı yeğliyorsunuzdur. — Gördüklerinden ve dinlediklerinden aldığı tat sizinkine uymuyor diye karşınızdakini zevksizlikle, kabalıkla suçlamaya hakkınız yoktur.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Kimi zaman beğenilerinizin bağdaştığı da olur.
B) Öteki sanat dallarında da böyledir bu.
C) Öyleyse nelerden hoşlandığınızı bilmeniz gerekir.
D) Çünkü, insanların beğenileriyle davranışları arasında ilişki vardır.
E) Değerlendirmeleri belirli ölçütlere göre yapmak gerekir.

Çözüm.

Bu tip sorularda boşluğun iki ucundaki cümleyle hem anlamsal hem de biçimsel bağ aranır. Ayrıca parçanın bütünü de önemlidir. Bu parçada genel olarak insanların beğenilerinin birbiriyle uyuşmayacağından söz ediliyor. Üçüncü cümlede beğeni bağlamında görülen bağlılık sanat dallarından müzikle örneklendirilmektedir. “B” seçeneğinde bu durumun sadece müzikle sınırlı olmadığı diğer sanat dallarında da aynı durumun söz konusu olduğu dile getirilmektedir.
Cevap (B) seçeneğidir.

Soru 10.

(I) Bu kalenin, vaktiyle dört kapısı varmış; dördü de ayrı yönlere bakarmış. (II) Ne var ki kale, kalelikten çıkmış artık. (III) Duvar diplerinde güzelim sarı çiçekler açmış. (IV) Ne hisarları kalmış ne burçları. (V) Ama gene de o kalın taş duvarların, eski kale harabeleri olduğunu şehri çepeçevre dolaşmasından anlıyoruz.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?
A) I.       B) II.       C) III.       D) IV.       E)V

Çözüm.

Bu parçada, eski bir kaleden, onun özelliklerinden söz ediliyor. Tarihi bir mekânın araştırıcı bir gözle anlatımı sırasında üçüncü cümlede, konu bir anda kaleden çiçeğe dönüştürülerek duygusallık öne çıkarılıyor ve anlatımın akışı bozuluyor.
Cevap (C) seçeneğidir.

Soru 11.

(I) Sekiz küçük roman yayımladım. (II) Ama bunlardan biri dışında öbürleri beni hiç doyurmadı. (III) Yeniden inceleyince neden doyurmadıklarını anladım. (IV) Bunun üzerine şu kanıya vardım: Sağlam bir kültürel temele oturmayınca iyi sanat yapılamaz. (V) Özellikle roman ve hikâye sağlam bir kültür ister.

Yukarıdaki parçada, numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Bilgi yönünden eksiklerim vardı.” cümlesi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü bozulmaz?
A) I.       B) II.       C)lll.       D) IV.       E)V.

Çözüm.

Bilgi yönünden eksiklerim vardı.” cümlesi III. cümlenin gerekçesi olduğundan bize verilen cümleyi III. cümleden sonra getirirsek anlam bütünlüğü bozulmaz.
Cevap (C) seçeneğidir.

Soru 12.

Yazın değeri taşıyan bir roman, bir öykü, bir oyun, yaşam çevremizi genişletir. İçinde bulunduğumuz gerçek dünyanın dışına çıkarır bizi. — Tam tersine gerçekleri değişik bir gözle görmemizi, olaylara farklı açılardan bakmamızı sağlar.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Bu, elbette bir kaçış ya da kendi gerçeklerimizden kopuş değildir.
B) İç gerilimlerimizden, sıkıntı ve bunalımlarımızdan büyük ölçüde kurtarır.
C) Okuma, insanı her türlü tutkudan kurtararak özgürleştirir.
D) Okuyan bir kişi, bütün bilgi eksikliklerini giderebilir.
E) Okunan her kitap, iç zenginliğini artırır, duyguları harekete geçirir.

Çözüm.

Parçanın son cümlesi “tam tersine” gibi karşıtlık ifade eden bağlayıcı bir sözle başlıyor. Bu nedenle boş bırakılan yere eserin okuru gerçekten uzaklaştıracağını, gerçekle bağını koparacağını bildiren bir cümlenin getirilmesi zorunludur. Bu anlam “A” seçeneğinde verilmiştir.
Cevap (A) seçeneğidir.

Soru 13.

(I) İnsanlar yerleşim alanı seçerken yaşama en uygun yeri ararlar. (II) Hangi uygarlık olursa olsun bu ölçütler genellikle aynıdır. (III) Su kaynağına yakınlık, rüzgâr yönü, çevreye hakim olabilme gibi birçok ölçüt bu arayışta belirleyici olur. (IV) Doğal çevrede bu gibi koşullara sahip yerlerin sayısı ise oldukça azdır. (V) Bu nedenle yerleşenler farklı dönemlere, farklı kültürlere de ait olsalar aynı yeri yerleşim yeri olarak seçmişlerdir.

Bu parçanın anlam akışındaki bozukluğu gidermek için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?
A) I. cümleyle II. cümle yer değiştirmeli
B) II. cümleyle III. cümle yer değiştirmeli
C) II. cümleyle V. cümle yer değiştirmeli
D) IV. cümle I. cümleden sonra gelmeli
E) V. cümle II. cümleden sonra gelmeli

Çözüm.

III. cümle, konu cümlesi olan I. cümlenin örneklerini taşıdığı için III. cümle birinci cümleden sonra getirilmelidir. Buna göre III. ile II. cümle yer değiştirmelidir.
Cevap (B) seçeneğidir.

Soru 14.

I. Milyonlarca yıllık güneşin ışığını, sadece şairler yeni açmış bir çiçeğin parıltısı gibi gösterebilirler.
II. Yunus’un söyleyişiyle, her gün yeniden doğan şairler olmasaydı; insanlık kalıplaşmış, ezberlenmiş gerçekler içinde taşlaşırdı.
III. Bunları yeniden canlandırmak için sanatçının olması gerekir.
IV. Alışkanlıklar, basmakalıp tekrarlar en derin gerçeklerin, en güzel duyguların ürpertisini unutturabilir.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle anlamlı bir paragraf oluşturmak için cümleler nasıl sıralanmalıdır?
A) I-II-III-IV       B) I-III-II-IV       C) IV-III-I-II       D) IV – II-I-III       E) III-I-IV-II

Çözüm.

Bu tür sorularda önce giriş cümlesi tespit edilir, diğer cümleler bağlantı öğeleri ve anlam birliği de dikkate alınarak sıralanır. Bu dizilerde IV. cümle giriş cümlesi olarak alınmalıdır. Bu cümlede bağlantı öğesi yok, cümle açılabilecek, hakkında söz söylenebilecek bir cümle. Bu parçanın anlamlı bir bütün oluşturması için “IV, III, I ve II” numaralı cümleler sırasıyla bir araya getirilmelidir.
Cevap (C) seçeneğidir.

Soru 15.

Düşünceye saygı göstermek gerekir ancak bu, her düşünceyi doğru sayıp kendi düşüncemizden vazgeçme anlamına gelmemeli. Çünkü kişisel düşünceler, meyvelerin güneş altında olgunlaşması gibi, —

Bu parça, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanabilir?
A) zorla benimsetilmeye çalışılırsa etkisini yitirir.
B) uzun süren zihinsel çabalar sonunda oluşur.
C) en küçük bir kuşkuya yol açarsa bireylere olan güveni azaltır.
D) kişinin içinde bulunduğu ortama göre değişiklik gösterir.
E) sağlam temellere dayandığı sürece zarar görmez, yıpranmaz.

Çözüm.

Bu parçanın son cümlesi “çünkü kişisel düşünceler, meyvelerin güneş altında olgunlaşması gibi…” düşüncelerin de zaman içerisinde gelişip olgunlaşacağı yargısını vermektedir. Bu ifade”B” seçeneğinde verilmiştir. Bir önceki cümlenin nedeni de bu cümleyle verilmektedir.
Cevap (B) seçeneğidir.

Soru 16.

İzleyici, bir oyundaki olayın gerçek olup olmadığını, yazarın yaşadığı gerçekleri yansıtıp yansıtmadığını merak eder. Kimi yazarlar yaşadıklarına sıkı sıkıya bağlı kalır, onu yansıtmaya çalışırlar ama ben bunlardan değilim oyunlarımda gerçeklerden bütünüyle kopmamakla birlikte

Düşüncenin akışına göre bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) yaşadığım ve tanık olduğum kimi olayları anlatırım.
B) yaşadıklarımdan uzaklaşmaya çalışırım.
C) gözlemlerimi değiştirip zenginleştirerek sunarım.
D) İzleyicilerin hayal dünyalarını zenginleştirmeye çalışırım.
E) İzleyenlerin, oyunlarımdan masalsı bir tat almalarını isterim.

Çözüm.

Kimi yazarlar yaşadıklarına sıkı sıkıya bağlı kalır, onu yansıtmaya çalışırlar ama ben bunlardan değilim.” diyen bir yazar: “Yaşadığım ve tanık olduğum kimi olayları anlatırım.” demez, derse kendisiyle çelişmiş olur.
Cevap (A) seçeneğidir.

Soru 17.

İslâmiyet’in kabulünden önce Türklerin başka hiçbir toplumun etkisinde kalmamış bir dilleri ve edebiyatları vardı. Her ilkel edebiyatta olduğu gibi bu edebiyatta da şiirle büyü birlikte yürümekte ve dinsel törenler, önemli bir yer tutmaktaydı. Bunun yanı sıra ozan, baksı, şaman gibi adlarla anılan şairlerde olağanüstü güçler bulun-duğuna inanılırdı. Çoğu ortak ve sözlü ürünlerden oluşan bu edebiyatın en önemli bölümünü destanlar oluşturmaktaydı.

Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Türk dilinin en eski ürünleri
B) Eski Türk şiirinin özellikleri
C) Eski Türklerde edebiyat
D) Edebiyat ve dinsel törenler
E) Türk toplumunda şairlerin yeri

Çözüm.

Bu parçada konu maddesi “Eski Türkler” görüş noktası ise “edebiyat‘tır. Bunları birleştirirsek konu “Eski Türklerde edebiyat” parçanın konusu olur.
Cevap (C) seçeneğidir.

Soru 18.

Şaşılacak bir durum karşısında şaşkınlığımızı, “Hayret!” ya da “Hayret doğrusu!” sözleriyle belirttiğimiz olur. Oysa son zamanlarda kimi kişiler bu ünlemi, “Hayret bir şey!” biçiminde söylüyorlar. Bu söyleyişteki anlatım bozukluğu, “Hayret edilecek bir şey!” biçiminde düzeltilebilir.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır?
A) Dil yanlışlarının çoğaldığı
B) Dil yanlışlarını düzeltmenin önemi
C) “Hayret” sözcüğünün yaygın olarak kullanıldığı
D) Bir dil yanlışlığı ve bunun nasıl giderilebileceği
E) Şaşılacak bir durumu anlatmak için değişik sözcükler kullanılabileceği

Çözüm.

Bu parçanın konu maddesi “dil yanlışlığı” görüş noktası ise “yanlışlığın nasıl giderilebileceğedir.”
Cevap (D) seçeneğidir.

Soru 19.

Düşünen gençlerden umutluyum. Başarılı ürünler ortaya koyuyorlar, koyacaklar da. Bir yandan Batı’daki birikimi özümseyecek, yorumlayacak; diğer yandan da kendi dilimize, kendi kültürümüze ilişkin arayışları sürdürecekler. Bu arayışları, bizi biz yapan öğelerden ödün vermeden, dünyanın her yerinde yaşananlara hem duyarlı olarak hem de onlardan belli bir uzaklıkta durarak sürdürecekler. Eğer bundan vazgeçmez, amaçlarına ulaşıncaya değin çaba gösterirlerse yanı başlarında, kendilerinden yıllar önce yaşamış yol arkadaşları bulacaklar. Günümüzde doğrudan bir sonuca ulaşamasalar bile, gelecekte bu yolda yürüyeceklere bugünden tutmuş oldukları ışıkla umut verecekler.

Bu parçanın yazarı gençlerde bulunması gereken özellikler arasında aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?
A) Olumsuzluklardan ders çıkarabilmeye
B) İşlerinde kararlı bir tutum izlemeye
C) Dışsal gelişmelerden yararlanmaya
D) Sonraki kuşaklara kılavuzluk etmeye
E) Ulusal değerleri önemsemeye

Çözüm.

Yazar, bu parçanın birinci ve ikinci cümlesinde “B” seçeneğine; üçüncü cümlesinde “C” ve “E” seçeneğine; son cümlesinde ise “D” seçeneğine değinmiştir. Parçada “A” seçeneğine ait bir bilgiye ulaşamıyoruz.
Cevap (A) seçeneğidir.

Soru 20.

Piri Reis, bir denizcilik üstadı olmasının yanı sıra,Osmanlı deniz tarihinde iz bırakmış bir kaptandır.Kesin doğum tarihi bilinmemesine karşın 1465 – 1470 yılları arasında Gelibolu’da doğmuştur.Osmanlı deniz tarihinde isim yapmasını, 15. yüzyılın son çeyreğinde yaşayan amcası Kemal Reis’e borçludur. 1492’ye dek onun yanında
Batı Akdeniz ve İspanya kıyılarında korsanlık yapan Piri Reis, II. Beyazıt’ın davetiyle, korsanlığı bırakıp Osmanlı Devleti’nin hizmetine girmiş ve İnebahtı, Navarin, Midilli, Rodos seferlerine katılmıştır.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tanınmış Osmanlı kaptanları
B) Osmanlı döneminde denizcilik
C) Piri Reis’in buluşları
D) Osmanlı dönemindeki deniz savaşları
E) Piri Reis’in denizcilik yaşamı

Çözüm.

Bu parçanın konu maddesi “Piri Reis” görüş noktası ise “denizcilik yaşamı” bunları birleştirirsek parçanın konusu “Piri Reis’in denizcilik yaşamı” ortaya çıkar.
Cevap (E) seçeneğidir.

Soru 21.

Neyi, neden yazacağımız sorusu ilk adımdır. Konu bulmada işaretleri değerlendirmek, koku alabilmek ve iz sürebilmek önemlidir. Merak, içgörü, zengin bir düş gücü de temel öğelerdir. Yazar uyanıkken düş gören insandır. Yazacağımız romanı nasıl, hangi dil ve yapı içinde anlatacağımıza karar vermeli, uzun süre kafamızda taşımalı ve olgunlaştırmalıyız. Bunun için de ben bir romanın kapısını çalarken kendime şu soruyu sorarım: Ne anlatmak istiyorum? Soruyu bir cümleyle yanıtlayamıyorsam kafam henüz karışık demektir. Beklerim. Bu arada neyi anlatmak istediğim netleşirken nasıl anlatacağım üzerinde düşünürüm. Yine de niyetlerimin nesnellik kazanarak bir biçim alması için hemen her zaman sayısız giriş denemesi yapmışımdır.

Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur?
A) Bir yazıda bulunmasını zorunlu saydıklarınız nelerdir?
B) Yapıtlarınız genellikle nasıl bir çalışmadan sonra ortaya çıkar?
C) Yapıtlarınızda hangi türden sonuçları yeğlersiniz?
D) Roman yazanlara neleri önerirsiniz?
E) Yazmaya başlarken çıkış noktanız nedir?

Çözüm.

Bu tarz sorularda, sorulan her soru metin içinde yer alan cümlelere karşılık gelir. Karşılığı olmayan soru seçeneği cevabı oluşturur.Parçanın birinci cümlesinde “E” seçeneğinin cevabı verilmiştir. Üçüncü cümlesinde “A” se-çeneğinin; dördüncü ve beşinci cümlesinde “D” seçeneğinin; özellikle son iki cümlede ise “B” seçeneğinin cevabı verilmiştir.
Cevap (C) seçeneğidir.

Soru 22.

(I) Sanatçının mektupları bir araya getirilerek bir kitap oluşturulmuş. (II) Oluşturulan kitap iki bölüme ayrılmış. Birinci bölümde sanatçının çeşitli kişilere yazın alanında yazdıkları, ikinci bölümde ise ona yazılanlardan alıntılar yer alıyor. (III) Sanatçı şiiri düzyazıdan daha çok seviyor. (IV) Bir mektubunda: “Şiirin bir tek dizesi bile koskoca bir yazının anlatmak istediğini bir çırpıda anlatı-verir.” diyor. (V) Bu söz de onun şiire ilişkin görüşlerini kısaca açıklıyor.

Bu parça, açıklanan düşünceler açısından iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) I.       B) II.       C) III.       D) IV.       E) V.

Çözüm.

Bu tür sorularda, aynı konunun farklı cepheleri bir paragrafta birleştirilir, ikinci paragrafın baş¬langıç ifadesi istenir. Parça dikkatli okunursa farklılık kendini ele verir.
Bu parçada III. cümleye kadar sanatçının mek¬tuplarından oluşan bir kitabın özellikleri; III. cüm¬leden sonra da sanatçının sevdiği tür üzerinde duruluyor. Yani yeni konuya geçiliyor.
Cevap (C) seçeneğidir.

Soru 23.

Bilgi aktarmacılığına alışmış öğrenciler, okudukları bir şiir, bir öykü üzerine kendi düşünceleri sorulduğunda şaşkına dönüyorlar. Düşünmeyi bilmediklerinden daha önce ortaya konmuş hazır düşünce kalıplarını benimsiyorlar. Bunları ezberliyor, kendi düşünceleriymiş gibi ortaya koyuyorlar.

Bu parçada sözü edilen öğrencilerle ilgili olarak vurgulanmak istenen nedir?
A) Düşünmeden çok eğlenceye önem verdikleri
B) Başkalarının düşüncelerini önemsemedikleri
C) Sorunlarını çözerken hileli yollara başvurdukları
D) Sanat değeri bulunan yapıtlardan hoşlanmadıkları
E) Hazır bilgilerle yetindikleri

Çözüm.

Bu parçada, sondan bir önceki cümlede öğrencilerin “hazır düşünce kalıplarını benimsedikleri” dile getirilmiş.
Bu cümleden yola çıkılırsa öğrencilerin hazır bilgilerle yetindikleri sonucuna varılır.
Cevap (E) seçeneğidir.

Soru 24.

Sanatta ustalık, sanıldığı gibi bir sanatçının tek başına oluşturduğu bir nitelik değildir. Gerçekte bu, yüzyıllar boyunca bu alanda gösterilen çabaların ve sürdürülen çalışmaların sonucudur. Bu yönden, bir sanatçının kendinden önce verilmiş ürünleri iyice özümlemesi gerekir. Bunu yaparsa ilk yapıtlarında bile belirli bir çizginin üstüne çıkar. Bu çizgi, zamanla, kendinden sonrakilere örnek olabilecek biçimde gelişir ve özgün bir nitelik kazanır. Öyleyse hiçbir sanatçı, kendisinden önce ortaya konmuş yapıtlara sırt çeviremez.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanat alanında belirli bir düzeye gelmek, geçmişteki birikimleri değerlendirmeyi gerektirir.
B) Bir sanat yapıtı, birçok sanatçının ortak çalışmasıyla ortaya çıkar.
C) Yeteneksiz bir sanatçı, başarılı yapıtları taklitten öteye geçemez.
D) Sanatçılar, kendilerinden öncekilerin ele aldığı sorunlar üzerinde durmalıdır.
E) Başarılı sanatçılar, birbirlerini eleştirmekten kaçınırlar.

Çözüm.

Sohbet havası taşıyan bu parçada düşünceler özelden genele doğru akıyor. İlk cümlede ortaya konulan konu tartışılarak ana düşünce oluşturulmaya çalışılıyor. Parçanın son cümlesi ana düşünceyi taşıyan özet cümledir, en genel yargıdır.
Cevap (A) seçeneğidir.

Soru 25.

Bir kızılderili oymağında yalnızca meyve, sebze ve balık yenirmiş. Bir yıl kıtlık olmuş. Derelerdeki balıklar ölmüş, sebze ve meyveler kurumuş. Oymakta ölen ölene. Fakat dağlarda yaban geyikleri çokmuş. Ne ki dinlerince balık dışında et yemek günahmış. Oymağın yöneticileri geyik etinin yenebileceğini, bunun günah olmadığını söylemişlerse de kandıramamışlar kimseyi. Yöneticiler, düşünmüşler taşınmışlar, tutmuş yaban geyiğine dağ balığı anlamına gelen bir ad takmışlar. Bundan sonra da yaban geyiklerini yemeye başlamış halk.

Bu parçada anlatılan olaya bakarak aşağıdakilerden hangisine ulaşabiliriz?
A) Toplumların yaşayış biçimlerinin değişmesiyle dilin işleyiş düzeni de değişir.
B) Halkın sağlıklı yaşaması, yöneticilerin dili güzel ve etkili bir biçimde kullanmasına bağlıdır.
C) Sözcüklere verilen değişik anlamlar yüzünden toplumda türlü anlaşmazlıklar doğar.
D) Dilin sözcükleri ile toplumun değer yargıları ve davranışları arasında güçlü bir etkileşim vardır.
E) Toplumsal ilişkilerin sağlıklı bir biçimde yürümesi dilin değişik anlamlı sözcükleri içermesine bağlıdır.

Çözüm.

Bu öykücükte dil ile inançlar arasındaki ilişkiden söz edilmektedir. İnançtan dolayı dile müdahale edilmekte ve değişiklik yapılmaktadır. Bu nedenle bu öykücük D seçeneğinin örneği olabilir. Çeldirici yanıt A seçeneğidir. Orada yaşam değişikliği dilde değişime yol açmaktadır oysa metinde dildeki değişim toplumun davranışında değişikliğe yol açmıştır. Bu nedenle doğru cevap A olmaz.
Cevap (D) seçeneğidir.

Soru 26.

Yenilgiyi daha baştan kabul eden insanlar hiçbir zaman zafere kavuşamazlar. Her yeni gün, bizleri birtakım güçlüklerle karşı karşıya getirir. Bunları yenebilme, öncelikle onları yenebileceğimizi düşünmeye bağlıdır. Hiçbir yetkin doktor, hastasının iyileşemeyeceğini kabul etmez. Ümidi olmasa bile elinden gelen her şeyi yapar, en son dakikaya kadar her türlü çabayı gösterir.

Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sorunlara, onların üstesinden gelebileceğimiz umuduyla yaklaşmalıyız.
B) Yaşam, güçlükler ve sıkıntılarla doludur.
C) Zorluklarla karşılaşmak kişilerin dayanma gücünü artırır.
D) Her iş ya da mesleğin savaşmayı gerektiren tehlikeleri vardır.
E) İşini seven kişi, onda başarı gösterir.

Çözüm.

Hiçbir yetkin doktor…” sözüyle başlayan cümle örnektir. Bundan önceki cümle (Bunları yani güçlükleri yenebilme, öncelikle onları yenebileceğimizi düşünmeye bağlıdır.) ana düşüncedir. Bu cümleyle aynı anlama gelen cümle A seçeneğindedir.
Cevap (A) seçeneğidir.

Soru 27.

Sanatı bilimden üstün tutan bir bilim adamı şöyle diyor: “C. Colomb Amerika’yı keşfetti. C. Bernard karaciğerin bir özelliğini buldu. C. Colomb ve C. Bernard olmasaydı Amerika kıtası da karaciğer de yine vardı. Belki bunların ayrımına varmayacaktık ama bunlar var oluşlarını sürdürecekti. Oysa bir Hamlet için durum hiç de böyle değildir. Shakespeare’siz Hamlet kesinlikle olmazdı. Balzac’sız bir Goriot Baba’nın, Tolstoy’suz bir Savaş ve Barış’ın olmayacağı gibi…

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bilimsel buluşlar, sanat ürünlerinden daha eskidir.
B) Bilimsel buluşlar ortaya koymak, sanat ürünleri yaratmaktan daha az zaman alır.
C) Sanat, daha önce olmayan, yeni bir ürünün ortaya konulmasıdır.
D) Sanat eserinin kalıcılığı, sanatçının yeteneğine bağlıdır.
E) Sanat ürünleri, bilimsel buluşlardan daha kalıcıdır.

Çözüm.

Bu parçada, alıntı söz örnek gösterilerek bilimle sanat karşılaştırılıyor ve ana düşünce ortaya çıkarılıyor.
Cevap (C) seçeneğidir.

Soru 28.

Şiir yazmanın belki en zor yanı ilk dizeyi bulmaktır. O ilk dize ozanın gideceği yönü belirler. Hiçbir şiir, planlı olarak yazılmaz. Ozan, şiirin yolunu açtığı gibi şiir de ozana yol gösterir. İşte bunun için ben, bir konuşmamda, “Şiirimi, yazarken düşünürüm ya da düşünürken yazarım.” demiştim.

Bu parçanın bütününde, şiirle ilgili olarak aşa-ğıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır?
A) Düşünce ve duyguları birlikte ele aldığı
B) Yazma süreci içinde oluştuğu
C) İletisinin, yazmaya başlamadan önce belirlendiği
D) Ozanın duygu dünyasını yansıttığı
E) Ozanın değer yargılarından izler taşıdığı

Çözüm.

Bu parçada yazar düşüncesini kanıtlamak amacıyla, daha önce kullandığı bir sözü alıntılamıştır. Bu söz ana düşünceyi içermektedir. Bu sözle aynı doğrultudaki seçenek B seçeneğidir.
Cevap (B) seçeneğidir.

Soru 29.

Elimdeki kitabın kapağında, bütün öğrencilerin sevgiyle bağlandıkları, tatlı – sert kişiliği adeta fotoğraftan dışarı taşan sevgili hocamız masasına oturmuş. Mürekkepli kalemi eline almış belli ki yapıtlarından birini özenle temize çekiyor. Her zamanki gibi şık, gömleği tiril tiril. Elbisesinin kumaşında mutlaka bordo rengi bulunmalı. Gülmeye her an hazır yüzü ile ne kadar canlı; sanki fotoğraftan dışarı çıkıverecek, ya hemen bir şeye kızacak, alınacak ya da hoşnut kaldığı günlerde yaptığı gibi sarılıp öpecek sizi.

Bu parçadan, sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A) Kılık kıyafetini önemser.
B) Duygularını dışa vurmaktan kaçınır.
C) Çevresindekilerce çok sevilir.
D) Karşısındakinin davranışlarından hemen etkilenir.
E) Çalışmalarında titizlik gösterir.

Çözüm.

Parçada sözü edilen kişi “öğrencileri tarafından sevilen, ölçülü, titiz, görünüşünü önemseyen, duygularını saklamayan” biridir. B seçeneği, kişiyle ilgili çelişik bir durumdan söz etmektedir. Sözü edilen kişi duygularını saklayan değil, tam tersine belli eden bir kişidir.
Cevap (B) seçeneğidir.

Soru 30.

Bir yapıtı değerlendirirken eleştirmenin kişisel görüşü, beğenisi de kuşkusuz işe karışır. Çünkü her değerlendirme bir bakıma özneldir ama nesnel bir temele dayanmalıdır. Örneğin, eleştirmen “A” ile eleştirmen “B” nin beğenileri, sanat anlayışları, dünya görüşleri farklı olduğundan bir kitapla ilgili görüşleri de birbirinden ayrılabilir. Ama yapıtın özüne ilişkin gerçekçi ve tutarlı gözlemlerde bulunmuşlarsa, temel noktalarda elbette birleşirler.

Bu parçadan eleştirmenlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Yapıtları aynı yöntemle, aynı noktalardan eleştirirler.
B) Her birinin kendine özgü bir sanat anlayışı vardır.
C) Yapıtları değerlendirirken bir ölçüde öznel davranabilirler.
D) Bir yapıtı tam ve doğru anlamışlarsa ana noktalarla aynı sonuca ulaşabilirler.
E) Aynı yapıtı farklı görüşler içinde de alabilirler.

Çözüm.

Parçanın ana düşüncesi şudur: Değerlendirmeler, nesnel temele dayandırılmak istense de her değerlendirmede öznellik vardır. “A” seçeneği ana düşünceye ters düştüğünden çıkarılamaz.
Cevap (A) seçeneğidir.

Soru 31.

İçeriğini çok iyi bildiğimiz kitapları bile yeniden okumalıyız. Çünkü kitaplarda keşfedilmeyi bekleyen nice hazine vardır. Benzer biçimde, resimlere de tekrar bakmalıyız. Onlara baktıkça yenilendiğimizi anlarız. Bir müzik yapıtını da yeniden dinlemeliyiz. O yapıtı dinledikçe dünyamızın zenginleştiğini, değiştiğini görürüz.

Bu parçadan sanat yapıtıyla ilgili olarak aşağıdaki yargıların hangisine varılamaz?
A) Değerleri ancak, üzerinden yıllar geçince anlaşılır.
B) Onlarla bir kez karşılaşmış olmamız yetmez.
C) Tüm güzelliklerinin ayrımına varmak zaman alır.
D) Duygularımızı çeşitli yönlerden besleyip geliştirirler.
E) Her seferinde bizde yeni duygular uyandırırlar.

Çözüm.

Bu parçada bir sanat eserini anlamak için, onun tadına daha iyi varabilmek için sanat eserini yeniden okumak, görmek ve dinlemek gerektiğinden söz edilmiş, bu tekrarların da zaman alacağı düşündürülmüş. Bu açıklamalardan hareket edersek değerlerinin anlaşılmayla ilgili bir sonuca varamayız. Bu, ana düşünceye ters düşer.
Cevap (A) seçeneğidir.

Soru 32.

Bir uygarlığın doğuşunda etkin olan ilk öge insan, ikinci öge ise doğadır. Doğa, insan çalışmalarının yönünü belirler. Ağaç olmayan yerde ağaçla, taş olmayan yerde taşla ilgili yaratmalar da olmaz. Orada doğa insanlara ne vermişse, nelerden yararlanma olanağı sağlamışsa uygarlık ona yönelir.

Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılamaz?
A) İnsanoğlu uygarlığı yaratırken doğayı gereç olarak kullanır.
B) İnsanın, yaşamında çok yararlandığı kaynaklardan biri de doğadır.
C) Uygarlıktan söz edebilmek için önce insanın varlığı gereklidir.
D) Teknolojik gelişmeler, doğanın uygarlık savaşındaki payını sınırlandırır.
E) Uygarlık, çevrenin doğal özellikleriyle ilişkilidir.

Çözüm.

Parçada, bir uygarlığın doğuşunda insan ve doğanın önemli olduğu, bu iki öğenin sürekli birbirlerini etkiledikleri anlatılmış. “A, B, C, E ” seçeneklerindeki cümleler aynı doğrultudadır. “D” seçeneğindeki cümlede geçen “teknolojik gelişme“ye kavram olarak ulaşılamaz. Bu nedenle “D” seçeneğindeki yargıyı çıkarmak söz konusu değildir.
Cevap (D) seçeneğidir.

Soru 33.

Sanatın amacı, kişinin düşüncesini, duyarlığını geliştirmek; ona, dünyaya ve insanlara insanca bakma, sezme, kavrama gücü kazandırmaktadır. Sanat ürünlerine ilgi duymayan, hayali işlemeyen, başkalarının acılarına, dertlerine ortak olmayan bir bilim adamı, bir yargıç, bir yönetici düşünelim; ne yararı olur. Bunların toplumlarına, insanlığa? İnsanın, insan sevgisiyle yoğrulmadığı toplumlarda bütün yönleriyle ilkellik egemen olmaz mı?

Yukarıdaki parça için en uygun başlık aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Sanat ve Düş Gücü
B) Sanat ve İnsan
C) Sanat ve Yaratıcılık
D) Sanatın Gelişimi
E) Sanatın Doğuşu

Çözüm.

Paragrafta sanatın insanı hangi yönlerden, nasıl dönüştürmesi gerektiği anlatılmakta, sanatın insanla olan ilişkilerine değinilmektedir. Dolayısıyla anlamı kapsayacak en genel başlık “Sanat ve İnsan“dır.
Cevap (B) seçeneğidir.

Soru 34.

Edebiyatta, düşüncenin ardında bir düşünce daha olması, onun ardında gene bir düşünce olması iyidir. Böyle olmazsa edebiyat bir plastik masaya benzer; dümdüz olur. Oysa bir tahta masaya benzemesi gerekir; tahtanın altında başka damarlar, başka biçimde görünümler vardır. Tahtanın derinine indikçe insan başka biçimlere rastlar.

Bu paragrafa en uygun başlık aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Anlatımda Çeşitlilik
B) Anlam Yoğunluğu
C) Anlamda Kalıplaşma
D) Anlatım Derinliği
E) Düşüncelerdeki Değişme

Çözüm.
Paragrafta eserin anlam derinliğine, yoğunluğuna sahip olması gerektiği anlatılmaktadır. Bu anlam “B” seçeneğinde verilmiştir. “D” seçeneği çok kuvvetli çeldiricidir. Paragrafta söz edilen, anlam boyutudur. Anlatım boyutu eserin biçimsel yapısına yöneliktir. Bu paragrafta “anlatım boyutu” değil “içerik boyutu“ndan söz edilmiştir.
Cevap (B) seçeneğidir.

Soru 35.

Masallarımızın ünlü kahramanı Keloğlan, çoğu kez kimsesiz, dul bir kadının oğlu olarak çıkar karşımıza. Üstü başı perişandır. Çevresince alaya alınır, küçümsenir. Ne var ki o, bunlara aldırmaz, ses çıkarmaz ancak, ezilmek istendiği zaman kötülerle, güçlülerle savaşmaktan kaçınmaz. Çelimsiz ama beceriklidir. Bir şeye karar verdi mi sonuna kadar direnir. Türlü oyunlara başvurur. Kötüleri, devleri, cambazları, bu yolla dize getirir.

Parçaya göre Keloğlan aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?
A) İnatçı        B) Kurnaz        C) Alıngan       D) Yoksul        E) Akıllı

Çözüm.

Üstü başı perişan, yoksulluğunu: bir şeye karar verdi mi sonuna kadar direnir, inatçılığını: türlü oyunlara başvurur, kurnazlığını: cambazları yola getirir, akıllılığını ifade eder. Çevresince alaya alınır, küçümsenir. Ne var ki o, bunlara aldırmaz.” sözü Keloğlan’ın alıngan olmadığını gösterir.
Cevap (C) seçeneğidir.

Soru 36.

Hem açık seçik, akıcı bir anlatım hem hiçbir ayrıntıyı kaçırmayan bir titizlik. Hem herkesin bildiği konulara eğiliş hem de çok ince bir zihin yapısı isteyen derinliklere iniş. Denediği türlerin çokluğuyla değil, belirli türleri değişik yorumlarla sunmasıyla dikkati çeken bir yazar.

Aşağıdakilerden hangisi, sanatçının bu parçada belirtilen özelliklerinden biri değildir?
A) Dili başarıyla kullanma
B) Bilinen konuları ele alma
C) Olayların ayrıntılarına inme
D) Sorunlara çözüm getirebilme
E) Yaratıcılık gücüne sahip olma

Çözüm.

1 ve 2. cümlede olayların ayrıntılarına inildiği ve dilin başarıyla kullanıldığı açıklanıyor. 2. cümlede bilinen konuların ele alındığı ve sanatçının yaratıcı bir güce sahip olduğu vurgulanıyor. Bu parçada, yazarın sorunlara çözüm bulmasıyla ilgili bir ayrıntı yok.
Cevap (D) seçeneğidir.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.