Custom Search

Servet-i Fünun Edebiyatında Hikaye ve Roman

25 Ocak 2013

SERVET-İ FUNUN EDEBİYATINDA HİKAYE VE ROMAN

Hikâye ve romanda teknik yönden gelişme gözlenir. Kısa hikâye, bu dönemde edebiyatımıza girer. Hikâye ve roman edebî bir çizgiye ulaşır. Batılı anlamda Türk romanı bu dönemde yazılır.

Roman tekniği modern ve sağlamdır. Olayların örgüsü, işlenişi ve konuşmalar başarılı bir biçimde verilir. Eserde, yazar kişiliğini gizler.

Psikolojik romanın ilk örneği, bu devrede görülür (M.Rauf, Eylül). Kişilerin ruh durumları anlatılır ve çözümlenir; sosyal hayat tasvir edilir.

Gerçek hayat sahnelerine yer verilir (H. Cahit, Hayâl içinde). Hayatta görülen ve görülmesi mümkün olan olay ve kişiler anlatılır.

Tip yaratmada, tasvir ve portrelerde başarı sağlanır. Realist ve natüralist çizgiye yaklaşılır. Realizm ve natüralizm vb… edebî akımlar örnekleriyle birlikte edebiyatımıza girer

Romanda romantizmin etkisi belirgin biçimdedir. Zamanla realizme yönelme başlar. Roman içinde yaşanılan toplum yaşantısı dile getirilir. Batıya ayak uydurma yolundaki çabalar, romana konu olur. Sanatçının yol gösterici olduğuna inanan romancılar, batılılaşma sürecinde kendilerine göre uygun buldukları örnekleri romana sokarlar (H. Ziya, Aşk ı Memnu),

Romanda, sosyal davalara yer verildiğine rastlanmaz. Çevre özelliklerinden ve milli  konulardan yoksundurlar.

Konularını İstanbul’daki seçkinler tabakasından -özellikle- batılı çevrelerden alırlar. Bu nedenle “Salon edebiyatı” oluşturdukları öne sürülür. Aydınlar için yazmış olmaları, halktan uzaklaşmalarına neden olur.

Klâsik vak’a hikâyesi, Halit Ziya ile doruk noktaya ulaşır. Hikâyeler, orta halli ve yoksul insanları konu edinir; İstanbul’un dışına çıkılır (H.Ziya, Bir Yazın Tarihi…).

Hayâl kırıklığı, üzüntü ve başarısız aşklar, hikâye ve romana giren belirgin temalardır. Hikâye ve romanda realizme geçiş, gözlemi getirir, hayâli ikinci sıraya iter. Yazarlar, realizmin ve natüralizmin etkisinde kalırlar.

Kadına özel ilgi, bu dönemde görülür. Kadın; ev içi romanlarındaki kadın tipleri ve kadınlara ait eşyaların tasviri gibi değişik şekillerde ortaya çıkar. Şahıs ve mekân tasvirlerinde üslûp sanatlı ve süslüdür.

Roman ve hikâyelerin dili, üslûbu kusurludur. Süslü ve sanatlı anlatım tutkusu ileri ölçüdedir. Estetik uğruna Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar, hikâye ve romanda geniş ölçüde vardır. Üslûp anlayışı ve arayışı, Türkçenin kimi zaman anlaşılmaz hâle gelmesine sebep olur. ikizli, üçüzlü ve dördüzlü tamlamalarla oluşturulan kullanımlar, karışıklığa neden olur.

Fransız dilinin etkisiyle Türkçenin söz dizimi genişlik kazanır. Cümlenin öğeleri yer değiştirir; bazen cümleler yarıda bırakılır, kesik cümlelere yer verilir. Cümleler isteğe bağlı olarak kısalır ve uzatılır.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.