Custom Search

TYT Türkçe Deneme Çözümlü – 7

1 Haziran 2016

1. Aşağıdakilerin hangisinde, altı çizili sözün açıklaması cümlede yoktur?
A) Ödül dağıtırken kılı kırk yarmalı, eserleri her yönüyle ve titizlikle incelemeliyiz.
B) Sinemamızın, onun gibi açık fikirli yönetmenlere, sorumluluk sahibi sanatçılara ihtiyacı var.
C) Yazar, bu eserinde dönemin gün ışığına çıkmamış olaylarını, gizli kalmış gerçeklerini ele alıyor.
D) Yazılarında gözden kaçan, kimsenin dikkatini çekmemiş ayrıntıları yakalıyor.
E) Eleştirmenlerin dediklerine kulak asmayın, filmi kendi yüreğiniz ve aklınızla değerlendirin, eleştirileri önemsemeyin.

 

2. Hız diye bir ideoloji var: Hızlı yaşa, hızlı yaz, hızla unut, hızla kazan anlayışının tavan yaptığı bir çağda yaşıyoruz. Bizden istenen daha hızlı, daha da hızlı tüketmemiz. Tükeninceye kadar tüketiyoruz biz de. İnsan, kendini tüketmekle yetinmiyor; intikam alır gibi doğayı, çevreyi de tüketiyor. Küresel ısınma dediğimiz de küresel hızlanmadır belki.
Bu parçada geçen “tavan yapmak” sözüyle anlatılmak istenen nedir?
A) Kişilerin siyasi görüşlerini etkileyen bir etken hâlini almak
B) Gerçek değeri bir süre sonra daha iyi anlaşılır olmak
C) Eleştirilen ve garipsenen bir ölçüte dönüşmek
D) Çok önemsenen ve tutulan bir değer yargısı hâline gelmek
E) Olumsuz sonuçlar doğuracağı çok önceden belli olmak

 

3. Her şeyi yönlendiren insanoğlunun kendisidir. Daha doğrusu insan, kendi kaderinin demircisidir.
Bu cümledeki altı çizili sözün yerine aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) duygularına yenik düşmez
B) başarıya ulaşmak için sıkıntılara katlanır
C) gereksiz tartışmalara girmez
D) kendi doğrularını sonuna kadar savunur
E) yaşamını kendi oluşturur, biçimlendirir

 

4. Türkiye’de — büyük çoğunluğu gençlerden oluşuyor ve gençler arasında da en fazla kitabı — okuyor. Basın, yayın ve kitap dünyasının içinde bulunan biri olarak gözlemlerim bana bunu söylüyor. Fuarlarda, kitapçılarda, yayınevlerinde, erkeklerden çok kadın okurlar göze çarpıyor. Tramvayda, vapurda ya da otobüste gördüğüm manzara da doğruluyor bunu.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?
A) roman yazanların – romancılar
B) şiir okurunun – üniversiteliler
C) müzikseverlerin – erkekler
D) kitap okurunun – kadınlar
E) sinema seyircilerinin – emekliler

 

5. Kelimeler yapraklara benzer, onların bol olduğu yerde anlam meyveleri nadirdir.
Bu cümleye göre bir sanatçı, eserinde neye dikkat etmelidir?
A) Uzun cümleler kurmaya
B) Anlatımda betimsel unsurlara yer vermeye
C) Az sözcükle çok şey anlatmaya
D) Farklı sözcüklerle yapıtını zenginleştirmeye
E) Doğa güzelliklerine yer vermeye

 

6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, olumsuz eleştiri söz konusudur?
A) Halide Edip, bu romanında İkinci Dünya Savaşı yıllarında palazlanan yeni zenginlerin yergisini yapıyor.
B) Yazar, “Yaprak Dökümü”nde eski değer yargılarının yıkılışını, paraya dayalı yeni ahlakı anlatıyor.
C) Yazar, özlü anlatımın yolunu bulmuş, sözü hiç uzatmıyor; telgraf yazar gibi yazıyor romanını.
D) Mütareke yılları İstanbul’unu yansıtması, eseri bir roman olarak okunur kılmaya yetmiyor.
E) Köy romanındaki ağalar gibi, Attila İlhan’ın bu kent romanındaki iş adamları da acımasızdır

 

7. Genç bir şair adayı olarak ben, her usta şairden bir şeyler alan kocaman bir toplardamara sahip olmaktansa kendi küçük atardamarının etkinliğini artırmaya çalışan bir şair olmayı tercih ederim.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenene anlamca en yakındır?
A) Her şairin kendine özgü bir şiir dili kurması gerektiğine inandığım için başka şairlerin şiirlerini okumaktan kaçınırım.
B) Usta şairlerin genç şairlere yardımcı olacaklarını beklemektense genç şairlerin bir araya gelerek ortak çalışmalar yapmalarını doğru bulurum.
C) Usta şairlerin şiirlerinden yararlanarak şiir yazmaya çalışan genç bir şair olmaktansa kendi şiirsel gücünü ve yeteneğini geliştirmeyi amaçlayan bir şair olmayı yeğlerim.
D) Usta şairlerin şiirlerini okumaktansa genç şairlerin şiirlerini okumayı ve anlamaya çalışmayı tercih ederim.
E) Usta şairlerin şiirlerindeki imgeleri kullanmaktansa kendi bulacağım imgeleri kullanmayı daha çok önemserim.

 

8. I. Sanat, savaşların yarattığı korkunç dünyayı eleştirerek yeni savaşları önlemeye çalışıyor.
II. Politikacıların neden olduğu savaşların bedelini ödeyenler arasında sanatçılar da var.
III. İnsanoğlu savaştan öylesine nefret ediyor ki savaşı lanetleyen her sanatçıyı baş tacı ediyor.
IV. Savaşın yıkıcılığını yansıtıp barışı selamlamak, sanatın doğası gereğidir.
V. Sanatçı, insanlığın onurunu yükseltmek için zulmün karşısında olmalıdır.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve IV.          B) II. ve III.          C) II. ve V.          D) III. ve IV.          E) I. ve V.

 

9. (I) Yazar, sürekli parlayan bir yanardağ. (II) Gerçeğin ateşinden damıtılmış bir som altın parçası. (III) Bir ermiş, bir bilge, bir düşünür. (IV) 15. yüzyıl İngil-tere’sinin tiyatro adamı. (V) Özgün bir yaratıcı, anlam dolu ve derin.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde kişisel düşüncelere ver verilmemiştir?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

10. Tek heceli sözcüklerde genellikle ünsüz yumuşaması olmaz.
Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi, ünlüyle başlayan bir ek aldığında yumuşamaya uğrar?
A) Bunu ona ödeteceğini, ondan öç alacağını söylüyordu.
B) Minik kedisi için bir şişe süt almıştı.
C) Böyle bir suç cezasız kalamazdı.
D) İkisi arasındaki fark çok belirgindi.
E) Çiğ köfte için bir kilo et yeterli, dedi.

 

11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Sanata, kimseye karşı sorumluluk duymadan oynanan bir oyun olarak bakıyormuş.
B) Birtakım eleştirmenler, eleştiriyi başkalarını küçümsemek için kullanıyorlar.
C) Deneme, bir edebiyat türü olarak bireycilikle birlikte gelişmiştir.
D) Bir insanın kişiliği, sayısız etkinin kesişme alanında oluşur.
E) Türk şiiri, sürükleyici sanatçıları olmayan bir dönem yaşıyor.

 

12. (I) Şiire apayrı bir sevgim vardır. (II) Şiir, mademki kapımı çaldı, yeri başköşedir. (III) Dizeler, art arda sağanak hâlinde dökülür. (IV) Gittimi de zorlamam. (V) Sabırla dönüşünü beklerim.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı yapılmıştır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

13. Çoğu zaman dostlarınız da sizi sıkar ( ) Neden böyle olduğunu hiç düşündünüz mü ( ) Belki de şundan () Arada bir yalnız kalmak istersiniz ()
Bu parçada ayraçla belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?

A) (.) (?) (:) (.)          B) (:) (?) (;) (.)          C) (…) (.) (:) (!)          D) (.) (.) (…)(.)          E) (:) (?) (.) (!)

 

14. (I) Bundan 20-30 yıl öncesine kadar kaç evde kalorifer vardı, kaç ev doğal gazla ısınıyordu? (II) Eskiden hemen her evde bir soba vardı: (III) O sobaların üstünde kimi zaman bir çaydanlık, kimi zaman da bir tencere… (IV) Bazen de sobanın etrafında toplananların sohbetini kabuğundan çıkan çıt çıt sesleriyle bölen birkaç kestane… (V) Her ne kadar günümüzde çoğu evde soba kalmamış da olsa vazgeçilmez kış tatlarımızdan biri olmaya devam ediyor kestane.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinin sonundaki noktalama işareti yanlış kullanılmıştır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

15. Aşağıdaki altı çizi sözcüklerden hangisi ötekilerden farklı bir yapım eki almıştır?
A) Bavullar için bir taşıyıcı bulmalıyım.
B) Yazarın geniş bir okuyucu kitlesi var.
C) Koşucular, pistteki yerlerini aldılar.
D) Birkaç yıl sonra iyi bir yüzücü olacaksın.
E) Balıkçılar ağları ağır ağır çektiler.

 

16. “Çok” sözcüğü aşağıdaki atasözlerinin hangisinde ötekilerden farklı türde kullanılmıştır?
A) Çok gezen tavuk, ayağında pislik getirir.
B) Çok söyleme, arsız edersin; aç bırakma, hırsız edersin.
C) Çok naz, âşık usandırır.
D) Çok bilen, çok yanılır.
E) Çok havlayan köpek, ısırmaz.

 

17. Ankara’ya taşınalı henüz birkaç gün oldu. Biraz hava almak ve şehri tanımak için durağa ilk gelen otobüse bindim. Kızılay’da indim. İnsanı hayrete düşüren bir kalabalık… Her yer alışveriş merkezi.
Bu parça ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Zarf-fiil kullanılmıştır.
B) Birden fazla özel isme yer verilmiştir.
C) Belirtili isim tamlaması kullanılmıştır.
D) Birleşik bir zarfa yer verilmiştir.
E) Belgisiz sıfat kullanılmıştır.

 

18. (I) Siteler, mahallenin yerini aldı. (II) Ama sitelerdeki yaşam, mahalle yaşamına benzemiyor. (III) Mahalle hayatında, nerede bir yoksul olduğunu, nerede bir güzel kız olduğunu bilirdiniz. (IV) Hastalar ziyaret edilirdi. (V) Gençler genellikle mahallede birbirine âşık olurdu.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin yüklemleri ile ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümleninki geçişsiz bir fiildir.
B) II. cümleninki etken bir fiildir.
C) III. cümleninki geçişsiz bir fiildir.
D) IV. cümleninki edilgen bir fiildir.
E) V. cümleninki geçişsiz bir fiildir.

 

19. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde öğelere ayırmada yanlışlık yapılmıştır?
A) Şinasi’nin tiyatro eserleri / sahnelenmeye / uygun değildi.
B) Yazın hayatına I. Dünya Savaşı yıllarında / küçük hikâyeler ve piyesler yazarak başlayan Reşat Nuri’nin ünü / Çalıkuşu’nun basılmasıyla / birdenbire / artmıştır.
C) O zamana kadar / Hamit’in ve Ekrem’in eserlerinden başka hiçbir şiir / beni / ilgilendirmemişti.
D) Tiyatroya çok gittiğimden dolayı / yazı yazmaya / tiyatro eleştirmeni olarak / başladım.
E) Tezini bu kadar erken bitirebileceğini / hiç / ummazdım.

 

20. I. Üç yıl önce, ders notlarımı toparlayacak bir kitap tasarlamıştım.
II. Benim bütün kitaplarım, bir önceki kitabın içinden doğar.
III. Nicedir görmediğim eski bir dostla karşılaşmayı her zaman sevmişimdir.
IV. Salvador Dali’nin sergideki tablolarını büyülenmiş gibi seyrettim.
V. Yönetmen, son filmini Afrika’da çekmiş.
Yukarıdaki cümlelerin hangileri öğelerin sıralanışı yönünden aynıdır?
A) I. ve II.         B) II. ve III.          C) III. ve IV.          D) II. ve IV.          E) I. ve IV.

 

21. Aşağıdaki cümlelerden hangisi yükleminin türüne göre diğerlerinden farklıdır?
A) Dağ ile deniz arasına kurulmuş kentlerin doğal cazibesini taşıyan Batum’u tanımanın en iyi yolu, geniş bulvar ve caddeler boyunca uzun yürüyüşler yapmaktır.
B) Kentte sizi karşılamaktan mutluluk duyacak misafirperver bir halk var.
C) Kentin sembolü, yamaçları, parkları ve kırları bir cennet bahçesine çeviren manolya çiçekleridir.
D) Üç asır boyunca Osmanlı kültürüyle yoğrulan Kafkas ülkelerinin giriş kapısı Batum, tüm sürprizleriyle ziyaretçilerini bekliyor.
E) Çoruh Nehri’nin yüzyıllar boyunca taşıdığı alüvyonlarla oluşan geniş ve verimli bir ovanın üzerine kurulmuş eski bir liman kentidir Batum.

 

22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu yoktur?
A) Geçirdiği trafik kazasından sonra kemiklerinin güçleşmesi için her gün spor yapıyordu.
B) Afrika seyahatimize uçakla başladık, motosikletle sürdürdük.
C) Sonbaharın en güzel aylarından biridir ekim ve kasım.
D) Bu edebiyatçının şiirlerini hiçbiri, öykülerini ise sadece bir kişi okumuştu koskoca sınıfta.
E) Domuz gribinden korunmak için maske kullanıyorduk.

 

23. Yönetmenin son filmine kimileri övgüler yağdırıyor, kimileri de hiç beğenmiyor.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu nasıl giderilebilir?
A) “son” yerine “yeni” sözcüğü getirilerek
B) “de” bağlacından sonra “filmi” sözcüğü getirilerek
C) “hiç” sözcüğü cümleden çıkarılarak
D) “beğenmiyor” yerine “beğenmedi” sözcüğü getirilerek
E) “de” bağlacı cümleden çıkarılarak

 

24. Doktor, hastanın tuzlu yemekler ve alkol kullanmasını yasakladı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gereksiz sözcük kullanımı
B) Fiilimsi eksikliği
C) Anlamca çelişen sözcüklerin bir arada kullanılması
D) Dolaylı tümleç eksikliği
E) Tamlayan eksikliği

 

25. Onun yazılarını besleyen kaynaklar kitaplar, yaşantılar ve hatıralardır. O tümüyle okuduklarından, yaşadıklarından yola çıkarak eski günlere ait güzellikleri, sanattaki yöneliminin temel taşlarını, sanatını besleyen kaynakları, sanatçı kimliğini etkileyen olayları, yazarları, çevreleri, eserleri, nostaljik bir tatla yazıya döker. Hayal ve gerçeği birbirine karıştırarak “geçmiş”e bakar. Bireyin içsel serüvenini anlatırken çevre-toplum-yapı gibi dış koşullardaki değişimi ve bu değişimin birey üzerindeki etkisini irdeler.
Bu parçada sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?
A) Çevre kirlenmesine dikkat çeken yazılar yazdığına
B) Anlatmaya bağlı edebî metinler oluşturduğuna
C) Geçmişte kalan güzelliklere özlem duyduğunu gösteren bir anlatımı benimsediğine
D) Sanatını besleyen kaynakları ve sanatçı kimliğini etkileyen olayları, anlaşılır bir dille anlattığına
E) Yazarların yaşam öykülerini ve eserlerini ayrıntılı olarak ele alan biyografi metinleri yazdığına

 

26. Halide Edip Adıvar’m pek çok romanını daha lise yıllarımda okumuştum. Handan, Sinekli Bakkal, Tatarcık… Sonraları anladım ki yazarın cümlelerini bir
eleğe koyup elersek hiçbiri elek üstünde kalmaz.Tüm sözcükler deliklerden hızlıca süzülüp yerlerini alır. Fazlalık kalmaz elimizde.
Bu sözlerle Halide Edip Adıvar’ın yapıtlarının hangi yönü vurgulanmaktadır?
A) Yaratıcılığı          B) Duruluğu          C) Özgünlüğü          D) Etkileyiciliği          E) Yalınlığı

 

27. Sokaklar alkış sesleriyle çınlıyor. Ellerini açıp dua edenler, övünçlü bakışlarla gözlerini subaylarımızdan alamayanlar, otomobillere koşup sarılanlar, titrek, heyecanlı, Gürcü şivesi karışımı Türkçe ile duygularını bağıra bağıra söyleyenler pek çok.
Bu parçanın anlatımda aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Sıfatlardan yararlanma
B) Öznel ifadelere yer verme
C) Görsel öğelere yer verme
D) İşitsel öğelerden yararlanma
E) Benzetmelere yer verme

 

28. (I) Ne tuhaf şeydir şu zaman (II) Edebiyat ve sanat adamlarını er geç yerli yerine koymada şaşmaz ustalığı var onun. (III) Sanatçı anlattığı konunun gücüne güvenmemeli, sağlam bir anlatım kurmalıdır. (IV) Hak etmedikleri yüksekliğe çıkarılanların hiçbiri onun elinden kurtulamaz. (V) Bunlardan bazıları daha yaşarken oluvermişler, bazıları da sonradan yok olup gitmişlerdir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.           E) V.

 

29. (I) Ozan, gerçeğe başka bir açıdan bakabilmek için sözcüklerin gündelik düzenini bozarak yeni görüntüler yaratıyor. (II) Ama ozan anlama değil, söyleyişe önem veriyor. (III) Bu görüntüler alıştığımız gerçeğe uymadığı için de cümleler anlamsız gibi görünüyor. (IV) Söyleyişe önem veren ozan, anlamı geri plana itiyor. (V) Biz de geri plandaki anlamı yakalamak için çabalıyoruz.
Bu parçada düşünce bütünlüğünü sağlamak amacıyla kaç numaralı cümleler yer değiştirmelidir?
A) II. ve III.          B) I. ve II.          C) IV. ve V.          D) I. ve IV.          E) II. ve IV.

 

30. Acı ile mizah, dünya savaşı yılları boyunca birlikte yaşanmıştır. Ölümün, korkunun, açlığın günlük yaşantı durumuna geldiği savaş ortamında bütün bu korkunçluklar mizahın konusu olmakta gecikmiyor. Her şeyi dalgaya alan mizah, savaş yıllarında trajediye bile güldürü öğesini katmıştır. —
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Bu nedenle kara mizah, korkunç iki dünya savaşının ortaya çıkardığı bir sanat ve edebiyat akımının adı oluyor
B) Bu özelliği ile gerçeküstücülük akımının çok dışında bir yer alır
C) Savaşlardan sonraki kültürel gelişme, insanların da değişimini sağladı
D) Biz de bunu algılamakta gecikmedik
E) Anlama dayalı bütün sanatlar etkilendi

 

31. Tiyatrocuların iyi niyeti ve halkın isteği, yerli oyunların artmasına yetmiyor. Sahnelerimizde yine yabancı oyunlar baş gösteriyor. Türkçenin Anadolu kaynaklı, içimizi ısıtan sözcükleri salonlarda duyulmuyor. İngilizceden, Fransızcadan çevrilen cümleler, bizim dil zevkimize uymuyor. Niteliksiz çeviriler yapmaya harcadığımız paranın yarısını tiyatro yazarı yetiştirmek için harcasak tiyatromuza daha çok katkıda bulunuruz.
Bu parçada yazarın yakındığı durum aşağıdakilerden hangisidir?
A) Türk toplumuna özgü temaların tiyatro eserlerinde ele alınmaması
B) Tiyatro dilinin saf ve duru olmaması
C) Sahnelerimizde Türkçeye ve yerli oyunlara yer vermek için gösterilen çabanın azlığı
D) Araştırmacıların tiyatroya gereken önemi vermemesi
E) İnsanı tanımak ve tanıtmak için tiyatronun kullanılmaydı

 

32. Birtakım kimseler, kafa yorup ölçüler bulmak için istedikleri kadar çalışsınlar. Sanat; ölçüye, kurala gelmez. Hatta sanatın tanımı bile yapılamıyor. Romanı, şiiri, müziği, resmi tarife kalkıp da doyurucu bir sonuca vardığınızı sandığınız günün ertesinde bir de bakarsınız dünyanın bir köşesinde biri çıkmış, yepyeni bir formülle eserler yaratmış. Sizin tarifinizi hallaç pamuğu gibi savuruvermiş.
Bu parçada vurgulanan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanat alanında başarılar, tamamen rastlantılara bağlıdır.
B) Sanatta başarıya ulaşmak, sağlam kuralları izlemekle mümkündür.
C) Sanatın tanımını yapmak, kurallarını belirlemek mümkün değildir.
D) Sanatta iyiyi kötüden ayırt edebilmek için gelişmiş bir estetik beğeni gerekir.
E) Bazı sanat dallarında eserler vermek, diğerlerine göre daha güçtür.

 

33. İnsanları yaşamayan bir roman, başarısız bir romandır. Ne inançlarının yüceliği, ne felsefesinin doğruluğu, ne üslubunun güzelliği, hiçbir şey kurtaramaz insanlarına soluk aldırmayan romanı. Bu saydığım şeyleri de arayabiliriz; içinde onları bulamadığımız için herhangi bir romanı kınayabiliriz. Gene de kişilerin yaşarlığından sonra gelir bu kaygılar.
Bu parçaya göre bir romanı değerli kılan en önemli özellik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ele aldığı konu
B) Ortaya koyduğu düşünce
C) Felsefesinin doğruluğu
D) Anlatımının güzelliği
E) Kişilerinin gerçekliği

 

34. Bizde bugün çoğu kimse, “Şekil kaygısından ne çıkar? İş asıl manadadır, siz bize manayı verin, yeter.” diyorlar. Düşünmüyorlar ki hiçbir düşünce şekilsiz olamaz, şekilden soyununca ortada bir şey kalmaz. Doğrusunu isterseniz, şekil kaygısı olmayanlar manayı da anlamıyorlar; birtakım sözler okuyorlar, onlardan bir şey çıkardıklarını, öğrendiklerini sanıyorlar oysaki zihinleri ancak birtakım sözlere, alışık oldukları kelimelere takılmıştır. “Anladık, öğrendik.” demeleri kuru bir böbürlenmedir, o kadar.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Biçimi önemsemeyen yazarlar başarıyı yakalayamazlar.
B) Şekilden yoksun bir anlam düşünülemez.
C) Şekil kaygısı duyanlar, özü ortaya koyamazlar.
D) “İş asıl manadadır.” diyenler, kendini beğenmiş yazarlardır.
E) Şekil-anlam ilişkisini kavrayabilmek, zihnin kalıplardan kurtulmasına bağlıdır.

 

35. İnsan dünyanın en doyumsuz varlığıdır. Ulaştığı, elde ettiği her gerçeği hemen ve hızla tüketir. Merak ve ihtiyaç, yakasını bırakmayan iki temel itici güçtür. Vardığı her ufuk çizgisi bir yanılsamadır. Göğün yerle birleştiği o düş çizgisi, o son nokta hep geriye çekilmektedir. Bilinmezin büyülü çağrısı, her şeyin en güzel olduğu o hayal ülke, sisler içinde kamçılar durur yüreğini. Sonuçta insan ne kadar yoksul, ne kadar varsıl olursa olsun hep daha iyi, daha başka yaşama düşü içindedir.
Bu parçada vurgulanan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsandaki değişik ve daha güzel yaşama isteği olmasaydı, yaşadığımız dünya bugünkünden çok farklı olurdu.
B) İnsan bilinmezi çözdükçe, yeni bilinmezlikler ortaya çıkar.
C) Gerçekliğe ancak bilinmeze olan merak duygusunun iticiliğiyle ulaşabiliriz.
D) İnsanoğlu elde ettiği olanaklarla yetinmeyen, daima daha iyiyi, güzeli ve yeniyi arayan bir özellik taşır.
E) İnsan yeni bilgilere ulaştıkça bilinmezlikle ilgili ipuçlarını çoğaltır.

 

36. Bir sanatçının yapıtından dolayı cezalandırabileceğine ya da ödüllendirilebileceğine inanmıyorum. Eğer o sanatçı, kendisiyle barışık değilse hiçbir şeyin hatta Nobel Ödülü’nün bile yararı olmaz ona. Söylemek istediğim şey, dış dünyanın bir sanatçı için o kadar önemli olmadığı. Yapıtım için en acımasız cezayı da en yüksek ödülü de ben kendi içimde taşırım.
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A) Sanatçı, kendisiyle ilgili en iyi değerlendirmeyi yine kendisi yapar.
B) Ödüller sanatçıyı olumlu yönde etkiler.
C) Sanatçının kendisiyle barışık olması her türlü ödülden önemlidir.
D) Dış etkenler, sanatçı için önemli değildir.
E) Olumsuz eleştiriciler, sanatçıyı etkileyemez.

 

37. Kafamdaki konuları geliştirmek için kitaplar karıştırıyorum, sorular üretiyorum ve bunların yanıtlarını arıyorum. Böylece konular, kafamda iyice berrakla-şıyor. Masamın başına geçtiğimde yazıya nereden başlayacağımın ve ne anlatmak istediğimin genel planını çizmiş oluyorum.
Bu parçanın yazarı aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?
A) Farklı yapıtlara başvuran
B) Neyi niçin yaptığını bilen
C) Okuyucusunda merak uyandıran
D) Planlı çalışan
E) Sorularına yanıtlar arayan

 

38. Kitle iletişim araçları, toplumu yozlaştırma araçları hâline geldi. Kitle de zaten kültürel seçim yapabilecek bilinç düzeyine gelmediği için kendisine sunulanlarla yetiniyor ve sanatsal bir doyum gereksinmesi duymuyor. Televizyonlardaki en kötü programları bile sanat yerine koymaya hazır. Daha üst düzeyde bir talebi yok. Bu durum doğal olarak yazarda bir boşluk ve umutsuzluk yaratıyor. Düzelmesi konusunda görünürde umut ışığı da yok. Eğitimden gazeteye aynı kültürsüzlük şırıngası halkın her kesimine uygulanıyor.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kitle iletişim araçlarının toplumu olumsuz yönde etkilediğine
B) Halkın sanatsal bir beklenti içinde olmamasına
C) Halkı sanat ve kültür alanlarında bilinçlendirme yöntemlerine
D) Halkın kültürel seçim yapabilecek seviyede olmadığına
E) Kültürsüzlüğün toplumun tamamına aşılandığına

 

39. Sağlıklı ve bilinçli iletişim, anlamlı yaşamaya, anlamlı yaşama da sağlıklı ve dengeli ruh hâlinin gelişmesini sağlar. Beden ve ruh sağlığı yerinde olan bireylerden oluşan toplumlar ise her açıdan geleceğe ümitle ve coşkuyla bakabileceklerdir.
Aşağıdakilerden hangisi bu paragraftan çıkarılamaz?
A) Herkesin yaşayabileceği bir ortam yaratmak, aydınların kurduğu iletişimle gerçekleşir.
B) Dengeli ruh hâline sahip bireylerden oluşan toplumlar geleceğe umutla bakar.
C) Yaşamımıza anlam kazandırmak bilinçli bir iletişimle gerçekleşecektir.
D) Geleceğe korkmadan bakan toplumlar, beden ve ruh sağlığı yerinde olan bireylerce oluşturulur.
E) Doğru iletişim, sağlıklı bir ruh yapısının oluşmasını sağlayacaktır.

 

40. Dünyamızı saran karanlığa bilim adamı daha çok akıl, sanat adamı daha çok sezgiyle ışık salıyor. Biri mantıkla, biri coşkuyla kazanıyor. Biri öğreterek, biri sarsarak uyarıyor bizi.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Bilim adamı mantığıyla, sanat adamı coşkuyla hareket eder.
B) Sanatçı sorunlara sezgisiyle, bilim adamı aklıyla çözüm bulur.
C) Bilim adamı eleştirilere açık değildir oysa sanatçı eleştirilmeyi ister.
D) Bilim adamı insanları öğreterek geliştirir, sanatçı insanları etkiler.
E) Sorunların çözümünde bilim adamı bilgisini, sanat adamı coşkusunu kullanır.

 

türkçe ygs 7 cevap anahtarı

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.