Custom Search

Şirinler Çizgi Filmindeki ve Dede Korkut’taki Benzerlikler Üzerine Bir İnceleme

19 Ocak 2013

        GİRİŞ

            Her milletin sözlü kültür tarihinde oluşturulmuş anlatıları mevcuttur. Bu tarz anlatımları daha sonraki dönemlerde yazıya geçirilmesiyle birlikte yeniden okuma ve değerlendirme imkanı buluruz. İşte bu ürünlerden biri de sözlü kültür tarihimizin en önemli anlatılarından olan Dede Korkut’tur. Bilindiği üzre Dede Korkut, Oğuzların hayata bakışlarını, inançlarını, yaşayışlarını bize aktarır. Böylelikle anlatıdaki toplumun hayatı algılayışını öğrenme imkanı buluruz. Bu bize içinde bulunduğumuz toplumsal sürecin tarihsel devamlılıktaki gidişatını verir. Böylelikle dün ile bugünü kıyaslama imkanı buluruz. Dün ile değişen ve değişmeyen  unsurların tespitini yaparak milli yapının özünü keşfederiz. Diğer yandan sadece  sözlü dönemin anlatılarında değil, yazılı dönemin sofistike eserlerinde de toplumsal unsurları bulmak mümkündür. Yazar içinde bulunduğu toplumun bir parçası olarak topluma dair unsurları eserine taşır. Öncesinde çocuk olarak yazar, zaten hazır toplumsal kuralların içinde bulur kendini, çocukluktan itibaren bu toplumsal kuralları öğrenerek kendinde eritir, yetişkin bir birey haline geldiğinde bunları yazar olarak tekrar topluma sunar. Buradan hareketle toplumun sağlıklı yapılanmasında çocuk eğitiminin önemli bir yeri olduğu ortaya çıkar. Bunun bilincinde olan aydın kesim, çocuklar için oluşturulan metinlerde buna dikkat ederek ortaya koydukları ürünlerdeki mesaj ve işlenen konularda toplumsal öğelere yer veririler. Toplumdaki yapıyı çocuk yaştan itibaren onlara vererek, onların sağlıklı birey olarak toplumsallaşma sürecine katkıda bulunurlar.

            Bu bilgilerin ışığında sözlü kültür ürünü olan Dede Korkut ile bir çizgi flim klasiği olan Şirinler’deki ortak yanları belirlemeye çalışacağım. Dede Korkut ile Şirinler arasında örtüşen yanların olduğu kanaatindeyim. Bunları beş başlık altında toplayabiliriz:

1- Korkut Ata, Şirin Baba ve Kutsal Bilgi

2-Dede Korkut ve Şirinlerdeki Adlandırmalar

3-Şirine, Banı Çiçek ve İdealleştirme

4-Şirinle, Dede Korkut ve Yeraltının Temsilcileri

5-Şirinler, Dede Korkut ve Renksel Anlamdırmalar

1) KORKUT ATA, ŞİRİN BABA ve KUTSAL BİLGİ

            Farklı coğrafyalardaki ilkel topluluklarda yaşayan mitlerde benzer mitik yapıyı bulmak mümkündür. Her toplumun yapısında bir inanç sistemi vardır. İlk dönemlerdeki tabiat olaylarına cevap bulma çabası, beraberinde üstün bir gücün varlığını ortaya koymuştur. İnanışa dair küçük farlılıklar olmakla birlikte düzeni oluşturan her şeyin üstündeki güç bütün toplumlarca kabul edilen bir gerçekliktir. Bu gücün, yaradılışa dair destanlardan da öğrendiğimiz üzere göğe ilişkin bir tasarı içinde yer aldığını görmekteyiz ( Bkz. Ögel, 1998:419). Yaratıcı güç, yeryüzüne gönderdiği temsilcilerle birlikte kendine dair bilgileri insanlara aktarmaktadır; ayrıca insanlara iyiliklerine dair kötü olaylar karşısında yardım etmekte, çözüm yolları sunmaktadır. Bütün bunlar gönderilen, görevlendirilen temsilcilerle olmaktadır. İşte  Dede Korkut ve Şirin Baba bu temsilcilerdendir. Her iki metine de baktığımızda onların, benzer biçimde birlikte yaşadıkları insanların sıkıntılarına, üzüntülerine çözüm bulmaya çalıştıklarını görürüz. Problem çözücü olan bu iki karakter, ilahi kaynaklı bilgilere sahiptir. Manevi birer baba olarak saadetin ve ebedi hayatın yol göstericisi durumundadırlar. Dede Korkut kitabının başında, Korkut Ata’ya dair tasvir anlatıcı tarafından belirtilir. “ Resûl aleyhisselâm zamanına yakın Bayat boyundan korkut Ata derler bir er ortaya çıktı. Oğuz’un o kişi tam bilicisi idi. Ne derse olurdu. Gaipten türlü haber söylerdi. Hak Teâla onun gönlüne ilham ederdi.”(Ergin,2003:15). Aynı şekilde de Şirin Baba, Şirinlerin her zaman danıştıkları, problemlerine yaptığı büyülü iksirlerle çare bulan, ilahi boyuttakilerle iletişim halinde olan bir karakterdir. Petra Fohrmann tarafından yazılan Şirinler’deki Şirin Baba, çocuklara doğru olanı gösteren bir karakterdir. Toplumsal zemindeki inanç sistemine ait bilgiyi çocuklara aktarmaktadır. Şirin Baba’da bilgeliği yansıtacak fiziksel görüntüyü de görmekteyiz. O, beyaz sakalları olan kırmızı şapkalı bir çizgi kahramandır. Sakal, yaşlılığın yanı sıra bilgeliğinin sembolüdür. Diğer Şirinler beyaz şapka takarken, Şiirin Baba’nın ki kırmızıdır. Bütün bu ayrıntılar                     onun farklılığını vurgulamak içindir.

            Dede Korkut’taki Korkut Ata, kültürel bağlam içinde önemli işlevlere sahiptir. Sultanlara nasihatlerde bulunur. Onlara fikirler verir. Begil Oğlu Emren’in hikâyesinde Bayındır Han’a içinde bulunduğu durumun çözümü için “ Dede Korkut der: Hanım bunun üçünü de bir yiğide verelim dedi, Oğuz iline karakol olsun dedi.”( Ergin,2003:165). Kime verileceği konusunda başka bir probleme ise ‘Begil’ adındaki alpi önerir. Böylece sorun giderilmiş olur. Korkut Ata’ya karşı saygısızca davrananlar cezalandırılır. Kam Püre’nin Oğlu Bamsı Beyrak hikâyesinde, “Deli Bey diledi ki Dedeyi tepeden aşağı çalsın. Dede Korkut dedi: çalarsan elin kurusun dedi. Hak Teâla’nın emri ile Deli Kaçkar’ın eli yukarıda asılı kaldı.” (Ergin,2003:66).  Deli Kaçar’ın yalvarması üzerine Korkut Ata, üç kez yemin eder ve günahının bağışlanması için dua edince Deli Kaçar’ın eli iyileşir. Görüldüğü üzere Dede Korkut, asla kendi çıkarları için kullanmaz. Daima erdem sahibidir. Kültürel zeminde bir başka önemli yere sahip olan ‘ad koyma veya vermede de’  Dede Korkut’u görmekteyiz. Dirse Han Oğlu Boğaç Han hikâyesinde, Boğaç Han’a boğayı yendiği için ismi Korkut Ata verir.  Birey toplumsallaşma sürecinde liyakatını kazanmış olur. On iki hikâyeden oluşan Dede Korkut’ta, hikâyelerin sonunda ortaya çıkan Korkut Ata, toplumsal birlik ve bütünlük için dua eder.

            Şirinler’e baktığımızda Şirin Baba’nın Korkut Ata’dan farlı bir işlevi olduğunu görüyoruz. O daha çok Şirinleri, Gargamel ve Azman’ın elinden kurtarmak için büyülü iksirler hazırlamaktadır. ‘Büyücü Cadı’  hikâyesinde, Gargamel rüyasında Şirinleri yakaladığını görür, sevinçle uyanır; fakat bunun rüya olduğunu anlayınca hazırladığı iksirle kadın büyücü kılığına girer. Kedisi Azman’ı da akbaba kılığına sokar.  Bu yeni kılıklarıyla ormanda dolaşmaya başlarlar Şirin Baba’yı görünce de bayılma numarası yapar. Yardımsever Şirin Baba da onu tedavi etmek için köyüne götürür. Böylece Gargamel, tıpkı rüyasındaki gibi bütün Şirinleri yakalar yalnızca Şirin Baba kurtulur. Hazırladığı iksirle Şirinlerini Gargamel’in elinden kurtarır. Yine ‘Gargamel’in Büyüsü’ hikâyesinde; Gargamel, yaprak bitlerine çözüm bulmak için büyü yapar ve işe yarar. Bu Gargamel’in aklına başka bir fikir getirir. Şirinler için bu büyüyü kullanır fakat alakasız pek çok canlı ( maymun, baykuş, kedicikler ) yaratır. Bu işi araştıran Şirin Baba, bulduğu sihirli sözleri Gargamel’in kulağına uyuyunca fısıldar böylece bu tuhaf yaratıklardan kurtulurlar. Şirin Baba ilahi yapıyla iletişim halindedir. ‘ Gökkuşağı’ hikâyesinde, Tabiat Ana ile görüşen Şirin Baba, Tabiat Ana’nın çok yoğun olan işlerini üstlenir ve gökkuşağının oluşması için ondan edindiği bilgiyi uygulayarak,  gökyüzünde gökkuşağı oluşturur. Yine ‘Şarlatan Doktor’ hikâyesinde, sahte ilaçlar satan kişiden Şirinleri, yaptığı iksirle  kurtarır. Şirin Baba, sadece iksirlerle çözüm bulmaz, aklî çözümler de üretir. ‘ Şirine’nin Bahar Temizliği’ hikâyesinde, Şirine’yi temizlik hastalığından kurtarmak için yaptığı iksirler yetersiz kalınca, büyü kitabını Gargamel’e yaktırmak için çözüm bulur. Bunu Gargamel’e yaptırabilmek için kendi büyüsünü kendine uygular. Gargamel de bu büyüden kurtulmak için kitabı yakar. Görüldüğü üzere Şirin Baba,  Şirinler için doğru olanı bulan, onlara sıkıntılarında, problemlerinde yardımcı olan kişidir. İksirlerini hazırladığı laboratuvarı ile ilahi boyutla bağlantısı olan bir bilgedir.

            Çizgi film olan Şirinler’deki Şirin Baba’nın mesajı, küçük yaştan itibaren bilgiye, bilgili, tecrübeli büyüklere saygılı olmak gerektiği ve onları dinlemenin ne kadar isabetli olduğunu vurgulamaktır. Korkut Ata ve Şirin Baba, kutsal bilgi ışığında yaşadıkları toplumun yol göstericileridir.

2-DEDE KORKUT ve ŞİRİNLERDEKİ ADLANDIRMALAR

            Adlandırma, toplumsal bütünlükteki bireyselliğimizin bir kanıtıdır. Tüm toplumların yapısında bu adlandırmaya rastlamaktayız. Dede Korkut’ta adlandırma, Korkut Ata tarafından yapılmaktadır. ‘Boğaç Han ‘ hikâyesinde, Boğaç Han’a ismi bir boğayı öldürdüğü için Korkut Ata tarafından verilir ( Ergin,2003:20-36). Adlandırma daha çok yapılan kahramanlığa göre verilir. Dede Korkut’taki adlandırmalarda daha çok baba adı ile anılma vardır. ‘ Kara Göne Oğlu Kara Budak,  Pay Piçen’in kızı Banı Çiçek, Aruz Koca Oğlu Basat v.b.’, adlandırmalarda görüldüğü üzere soyun vurgulandığını görmekteyiz. Baba, soyun temsilcisi olarak çocuğun adından önce zikredilmelidir ki adlandırmada temel amacın sosyal bütünlük ve birlik üzerine, soy anlayışı üzerine kurulu olduğunu görürüz. Dede Korkut, “ Soy soyladı Boy Boyladı” ifadesi ile de bunu sıkça vurgulamaktadır. Adlandırmalar, anlatının kurgusal ve dönemsel bağlamı içinde kahramanlık temeline dayalı olarak                     yapılmıştır.

            Şirinler’deki adlandırmaya baktığımızda ise daha çok günümüz toplum yapısındaki iş bölümü olarak karşımıza çıkmaktadır. Şirinler’in tamamı bir topluluk, her bir şirin yaptığı işle de o topluluktaki iş, meslek grubunun temsilcisi, idealize edilmiş, modellemesidir. Şirinler’de her şirinin bir işi vardır ve adlandırma bu işe göre yapılmıştır. Aynı zamanda bu adlandırmalar onların meslekleri hakkında bize bilgi vermektedir. Örneğin; usta şirin, uykucu şirin, sporcu şirin, aşçı şirin v.s. gibi adlandırmalar onların özelliklerini bizlere vermektedir. Aşçı şirin, toplumun tüm aşçılarını temsil eden bir şirindir. Tüm aşçılar gibi yeni lezzetler üretmek için uğraşır. Bir tek şirinle ifade edilen indirgemeler aynı zamanda idailize edilmişliği de içinde barındırır. Her şirin ne yapması gerektiğini bilir. Bu yüzden iş bölümünde problem çıkmaz. Çocuklara verilen mesaj, sana düşen görevi yaparsan problem yaşamazsın. Bu da ruhsal olarak sağlıklı bir bireyin yetişmesi demektir. Aynı zamanda başarıya giden yollardan biridir. Dikkat edilirse hem olumlu hem de olumsuz nitelikler birlikte verilmiştir. Böylece idealliğin içinde kendisi olmayı, insanın olumlu ve olumsuz özellikler bütünü olduğunu da vurgulayan bir mesaj vardır. Dede Korkut’ta adlandırma kendi bağlamında kahramanlık üzerine yoğunlaşırken, Şirinler’deki adlandırmada ise daha çok günümüz toplum temelindeki mesleki ve ahlaki değerler üzerine yoğunlaşılmıştır.

3- ŞİRİNE, BANI ÇİÇEK ve İDEALLEŞTİRME

            Dede Korkut anlatısında yiğitler kadar onlara eşlik eden, denk bayanlar da önemli yer tutar. Elbette Dede Korkut’ta tek bayan Banı Çiçek değildir ki diğer kahramanların eşleri de vardır. Özellikle Banı Çiçek’i ele almamın nedeni o , babasının evlat istemesi ve ağzı dualı beylerin duası ile dünyaya gelmesidir ( Ergin,2003:58-59). İdeallize edilmiş bir bayan sembolüdür. Dede Korkut’ta eşler daima kahramana denk niteliklere sahiptir. Soyun devamında baba kadar annenin nitelikleri de önemlidir. Neslin sağlıklı devamlılığı için öylesine önemlidir ki gerektiğinde anne çocuklarını korumalı, uyarmalı, yol gösterici olmalıdır. Bunu en iyi örneklendirecek olan Dede Korkut bayanları arasında Banı Çiçek’tir. “… Ben Banı Çiçeğin dadısıyım, gel şimdi seninle ava çıkalım, eğer senin atın benim atımı geçerse onun atını da geçersin, hem seninle ok atalım, beni geçersen onu da geçersin ve hem seninle güreşelim, beni yenersen onu da yenersin dedi.”(Ergin,2003:63). Kendini Beyrek’e Banı Çiçek’in dadısı olarak tanıtır. Bu ifadelerden ortaya güçlü ve yetenekli bir karakter çıkmaktadır. Bayanlar da beyler kadar güçlüdür. Kahraman, kahramanlığın gerekli olduğu zeminde kendisine denk kahraman bir eş istemektedir. Görüldüğü üzere her kadının bu özelliklere sahip olması mümkün değildir. Belki o koşullar ve coğrafya içinde kadınsal nitelikler bunu gerektirse de bütün kadınlardan aynı başarı beklenemez.

            Şirinler’e baktığımızda oradaki tek bayanın Şirine olduğunu görmekteyiz. O, bütün kadınların idealleştirmesi olan bir semboldür. Şirine’nin Banı Çiçek gibi görev ve işlevleri yoktur. O, Şirinler’de  anne, eş gibi niteliklerin hiçbir özelliğini birebir yansıtmaz. Daha çok Şirin Baba’dan sonra olaylara daha akıllıca yaklaşarak ön plana çıkmaktadır. Şirin Baba gibi her zaman diğer şirinleri uyarmak, doğru olanı yapmak peşindedir. Şirin Baba’nın bir yardımcısı olsa da aynı zamanda onun bayan versiyonu olarak işlev yüklenmektedir. Öte yandan Banı Çiçek’teki eş olgunluğunu, Şirine’de de görmeyiz. Her ne kadar bebek şirinle ilgilenerek bize anne koruyuculuğunu hatırlatsa da daha çok bir yetişkin koruyuculuğu işlevi göstermektedir. Diğer şirinler içinde o vakit geçirebilecekleri iyi bir arkadaştır. ‘ Bahar Temizliği’ hikâyesinde, bütün şirinlere bahar temizliği yaptırır ve hiçbir şirin ona itiraz etmez. Yine Gargamel’in büyü ile yaptığı maymun hastalanınca bir anne şefkatiyle ona bakar. Şirine’nin yaratılışında şefkat, hoşgörü ve iyimserlik hakimdir. Şirinler’de panik gerektirecek durumlarda bile belki tuhaf bir tezatlık ifadesi olacak ama sakin bir paniklik gösterir. Şirine, tüm olumlu davranışların toplandığı idealize bir karakterdir. Şirine ile bir bayanın iyimserlik, kibarlık, naziklik sevecenlik v.b. Verilmektedir. Öte yandan fiziki yetenek olarak Banı Çiçek’e göre zayıf bir karakter çizer. Sarı saçları, beyaz topuklu ayakkabısı ve mini beyaz elbisesi ile 20. yy kent kadınını küçük izleyicilere sunar.

            Hem Dede Korkut’un Banı Çiçek’i hem de Şirinler’in Şirine’si kadının idealleşen çehresini bize sunmaktadır. Özellikle şefkat ve koruyuculuk her iki bayan karakterde de mevcuttur. Şirine, 20. yy kent kadınını bir profili iken Banı Çiçek, kendi bağlamının idealize edilmiş kahraman kadın karakterini bize yansıtır.

4- ŞİİRİNLER, DEDE KORKUT ve YERALTININ TEMSİLCİLERİ

            Hemen hemen bütün milletlerin yaradılışa dair mitlerinde üç unsuru ( gök, yeraltı, yeryüzü ) görmekteyiz. Gök, ilahi yapıya ilişkin iken yeraltı, şeytani yapıya ilişkindir. Her iki taraf da temsilcilerini yeryüzüne gönderir. Göğe ait olanlar iyilik, yeraltına ait olanlar kötülük sembolüdür. Buradan hareketle Korkut Ata’nın iyiliğe ilişkin bir sistemi temsil ettiğini ve kötülük temsilcileri ile sürekli mücadele içinde olduğu söylenebilir. ‘ Dirse Han’ın oğlu Boğaç Han ‘ hikâyesinde kötülük temsilcileri Dirse Han’ın yiğitleridir. Oğlu babadan kıskanıp babaya, oğluyla ilgili yanlış bilgi verirler. Sonunda yiğitler kaybeder ( Ergin,2003:20-36).  Basat’la Tepegöz’ün hikâyesinde, Tepegöz yeraltının temsilcisidir ve yenilir ( Ergin,2003:151-162). Genellikle yeraltına ait olanlar, kötülük temsilcileri tekfur, kara dinli kâfir olarak nitelendirilir. Mesaj, daima iyi olan kazanırdır.

            Şirinler’de ise yeraltının temsilcisi olarak Gargamel ve kedisi Azman alınabilir. Onlar sürekli şirinlerle mücadele içindedirler. Gargamel de Şirin Baba gibi olağanüstü güç desteklidir ancak bu güç şeytanidir. O, yaptığı iksirlerle şirinleri kandırma ve ele geçirme çabası içindedir. Yaşadığı yer harabe bir şatocuktur. Tek yardımcısı Azman’dır. Çizgi filmde sürekli şirinleri yemekten bahsetmesine rağmen, asıl amacının onları yemek olduğu kanaatinde değilim. Onların arasındaki bu mücadele tıpkı kedilerle köpeklerin bitmek bilmeyen ezeli mücadelesi gibidir. Gargamel, iyi-kötü mücadelesinin gereği olarak şirinleri yakalamak ister. Onları yakaladıkça çorba v.s gibi yemek tariflerine bakar fakat Gargamel’in asıl amacı onları yemek değildir. Aynı şekilde Azman da öyledir. Yaradılışı itibariyle yakaladığını yer kediler fakat Azman, Gargamel gibi mücadelenin bir parçası olur.  Gargamel, boyut olarak da şirinlere göre daha büyüktür. Kötünün temsilcisi güç yönünden Şirin Baba’dan  daha güçlüdür. Fakat her zaman yenilir zafer iyinindir. Gargamel, büyü ile onlarla başa çıkmaya çalışır, başaramaz ama her seferinde de yeniden dener. Bu tabiatın, düzenin bir gereğidir. İyi ile kötü daima mücadele eder. Dünyanın huzuru için daima iyinin kazanması gerekir. Kısaca her iki metinde de daima zafer iyilerindir.

5-ŞİRİNLER, DEDE KORKUT ve RENKSEL ANLAMLANDIRMALAR

            Milletlerin tarihsel sürecinde renklerin ayrı bir önemi vardır. Her toplumun kendine ait yaşamında renkler farklı önemlere sahiptir. Yine ortak olunan nokta açık ve iç açıcı renklerin iyi, koyu renklerin kötü yapıya dahil olmalarıdır. Bütün milletlerde olduğu gibi Türklerde de duygu ve düşüncelerin ifadesinde renklerden faydalanmışlardır. Dede Korkut’a baktığımızda; ak rengin, temizlik, arılık, ululuk, bilgelik sembolü olmasının yanı sıra devlet sembolü olarak adaleti temsil ettiğini görmekteyiz. Dede Korkut’taki ‘ak alemlü’ bayrak gücü ve ululuğu temsil eder. Dede Korkut, ‘ ak süt emmiş olmayı’ nasihat eder. Bu iyi dilekte bulunmanın sembolüdür. Kara renk, olumlu ve olumsuz olmak üzere iki anlama sahiptir. ‘ kara dağ’ ululuk, yücelik sembolü iken, ‘kara otağ’ eksikliğin sembolü, ‘kara arpa ekmekli’ uğursuzluğun sembolüdür. ‘ Deli Dumrul’ hikâyesinde ‘ al kanatlı Azrail’ ifadesinden al rengin olumsuzluk sembolü olduğunu görmekteyiz. Diğer yandan al rengin eski Türklerde hanlık sembolü olduğunu da hatırlatalım. Dede Korkut’ta kara-ak üzerine iyi-kötünün sembolü niteliğinde ifadeleri                     desteklemek için renk unsurlarının kullanıldığını görmekteyiz.

            Şirinlerde ise yeraltının temsilcisi kara renk, kötü büyücü Gargamel’in kıyafeti olarak karşımıza çıkmaktadır. Kara renkli giysi onun yeraltının temsilcisi olduğunu vurgulamak için kullanılmıştır. Kırmızı renk, Şirin Baba’nın şapkası ve ayakkabılarında kullanılmıştır. Onun bilgeliğinin ve işine bağlılığının sembolü durumundadır. Aynı şekilde Gargamel’in de ayakkabısı kırmızıdır. Ayaklar önemli uzuvlardır. Giden yolu temsil ettiklerini düşünürsek bu yoldaki samimiyet ve bağlılığın temsili olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Mavi ve beyaz renk şirinlerin renkleridir. İyilik ve temizliği temsil etmektir. Ayrıca evleri mantardır ve beyazdır. Gargamel’in evi ise siyahtır.  Temsil edilen yerler, renklerle de pekiştirilerek küçük izleyiciye daha iyi takip etme ve algılama, ayırt etme imkanı sunmayı amaçlamıştır.

SONUÇ

            Dede Korkut ve Şirinler farklı kültürel zeminin, farklı yaradılış ve oluşturuluş zeminin üzerinde meydana gelmesine rağmen pek çok yönden örtüşmektedir. Toplumlar farklı coğrafyalarda bulumsalar, farklı zamanlarda yaşasalar bile aynı ihtiyaçlara sahip olmalarından dolayı sonuçlar itibariyle aynı cevaplara ulaşmaktadırlar ki bunun en iyi örneği olarak iki farklı zamana ve coğrafyaya sahip toplumun ürünlerinde ortak noktaların tespit edilebilirliği  olduğu kanaatindeyim.

KISALTMALAR

Bkz.                    : Bakınız

v.b.                     : Ve benzeri

v.s.                     : Ve saire

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.