Custom Search

Batı Edebiyatı ve Edebi Akımlar – 8

24 Ocak 2013

BATI EDEBİYATI VE EDEBİ AKIMLAR

aşaması olarak 19.yüzyılın sonlarında Fransa’da biçim-lenmiştir.

 Bu biçimlenişte, Hippolyte Taine’in “determinizm” (gerekircilik), Claude Bernard’ın “deneysel uygulama” ve Darvin’in “evrim” ve “soyaçekim” düşüncesi natüralizmin düşünsel, bilimsel alt yapısını oluşturmuştur.

 Çünkü C. BERNARD, doğa olaylarında aynı nedenlerin aynı koşullarda aynı sonuçları doğuracağını ileri süren determinizmden yararlanarak deney yönetiminin fizyoloji ve hekimlikte canlı varlıklar üzerinde uygulanabileceği kanıtlamıştır.

 Emile Zola da “deneysel yöntem”in edebiyatta da uygulanabileceğini ileri sürerek natüralizmin gözlemine “bilimsel deney” i de eklenmiştir. Natüralizmin ilkelerini Zola “Deneysel Roman“ adlı yapıtında açıklamıştır.

 Natüralizmin Özellikleri

  • İnsanın duyguları, tutkuları, düşünceleri, davranışları soyaçekim ve toplumbilim yasalarıyla açıklanmıştır.
  •  İnsan ve toplum, bilimsel determinizm yöntemiy-le incelenmiştir. (gerekircilik)
  •  Yaşam, her türlü yönüyle ele alınır; iyi-kötü ayrımı yapılmaz.
  •  Kişiliğin oluşumunda çevrenin etkisi kabul edildiğinden, sosyal çevreyle ilgili betimlemelere geniş yer verilmiştir.
  •  İçgüdü insanı yönlendiren bir etken olarak gösterilmiş, bu nedenle gerçeğin yansıtılmasında, çirkin, kaba ve ayıbın sınırları kaldırılmıştır.
  •  Yaşam bir laboratuvar, insanlar da deney aracı olarak görülmüştür.
  •  Yazar bir bilim adamı tarafsızlığıyla kişiliğini gizlemiş, üslupçuluğa karşı çıkılmış ve kişiler sosyal düzeylerine uygun hareket ettirilip konuşturulmuştur.
  •  Çevreyi ve insanı, yaşadıkları dönemin sosyal çöküntüleri içinde ele aldıklarından eserlerine bir kötümserlik havası egemen olmuştur.
  •  Sanatı, toplum sorunlarını yansıtarak bu sorunların çözümünde bir araç olarak görmüşler ve sanattan toplumsal yarar bekleyen anlayışın içinde olmuşlardır.
  •  Tiyatroda dekor, kostüm, ve aksesuara önem vermişlerdir.

 FRANSA’DA

•EMİLE ZOLA  (1840-1902)    ROMAN

     MEYHANE, GERMİNAL, NANA, GERÇEK,

     EMEK

 •ALPHONSE DAUDET  (1940-1897)   ROMAN, ÖYKÜ

     DEĞİRMENİMDEN MEKTUPLAR(ÖYKÜ)

PAZARTESİ HİKÂYELERİ(ÖYKÜ), KÜÇÜK ŞEYLER (ÖYKÜ), JACK(ROMAN), TARASCONLU TARTARİN (ROMAN)…

 •GONCOURT KARDEŞLER  (Edmond ve Jules )         ROMAN

 •GUY DE MAUPASSANT (1850-1893) ÖYKÜ, ROMAN

  Klasik olay öykü türünün ustasıdır.

  ÖYKÜ: AY IŞIĞI, TOMBALAK

  ROMAN: BİR HAYAT, GÜZEL DOST…

 NORVEÇ’TE

•HENRİK IBSEN  (1828-1906)    TİYATRO

  Hürriyet, aile, ahlak ve benzeri konularda, keskin üsluplu dramlar yazmış. Danimarka’nın ve tüm İskandinav ülkelerinin birliğini ve yükselişini sağlamayı ülkü edinmiştir.

  HORTLAKLAR, HALK DÜŞMANI, PEER GYNT, NORA…

 Türk Edebiyatı’nda natüralizmin bilinçli uygulayıcısı Hüseyin Rahmi Gürpınar’dır. Ondan önce Tanzimat Edebiyatı’nda Nabizade Nazım’ın “Karabibik” adlı uzun öyküsünde natüralizmin kimi özelliklerine Türk Edebiyatı’nda ilk kez rastlanır.

SEMBOLİZM ( SİMGECİLİK )

(19.yy’ın sonları)

 Sembolizm, 19. yüzyılın sonlarında parnasyen şiire tepki olarak doğmuş bir akımdır. Sembolizm kendisinden sonra ortaya çıkan şiir akımlarının çoğunu etkilemiştir.

 Realist ve natüralist edebiyatın egemen olduğu dönemde iyice belirginlik kazanan karamsarlık ve bezginlik, “gelişen bilimin insana beklenen mutluluğu getirmediği” düşüncesini beslemiş; “Dünya bir tasarımdır, bir hayalden ibarettir,” biçimindeki “idealizm”in Fransa’da yaygınlaşmasına yol açmıştır.

  Öte yandan Almanya’da Shopenhauer’un her olayı “hayali ve esrarlı olgular” biçiminde açıklayan idealist felsefesi, ruhsal bunalım içindeki genç kuşağın “geleneğin dışında yeni bir yol bulmak” isteğini güçlendirmiştir.

 Böylece edebiyat, bilimden ve aydınlıktan uzaklaşarak, yarı karanlık ve belirsiz sezgilere, fizyolojiden psikolojiye, gözlem ve deneyden duygu ve bilinçaltına, nesnellikten öznelliğe yönelmiştir.

 Fransa’da sembolizmin öncüsü olan Charles Baudelaire, bu akımın ilkelerini “Kötülük Çiçekleri” adlı şiir kitabında uygulanmıştır.

 Özellikleri

  • Parnasizmin kovduğu duygu ve hayal şiire geri dönmüştür. Ancak bu romantizme dönüş değildir.
  •  Anlam açıklığını düzyazıya özgü bir özellik olarak görmüşler, şiirde kapalılığı savunmuşlar; herkesin

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.