Custom Search

Servet-i Fünun Edebiyatında Dil ve Üslup

10 Şubat 2013

SERVET-İ FUNUN EDEBİYATINDA DİL VE ÜSLÛP

Servet-i Fünuncular, estetiğe önem verdikleri için dili zenginleştirmeye çalıştılar. Bu yüzden duygu ve düşüncelerine eşlik edecek Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaları kullanmaktan çekinmediler. Ölçü Batı edebiyatı olduğundan, yeni kavramları ifade edebilmek için, mevcut dili genişletmeye mecbur kaldılar. Sade ve basit dili, halka mahsus kabul ettikleri için, aydın kitleye seslenmek amacına yöneliktiler. Bu durum da onların dilde sınır tanımayan açılmalarına bir neden olmuştur. Batı edebiyatını yakînen izleyen Servet-i Fünuncular, Parnasyenlerin yeni kelimeler, yeni kavramlar, yeni hayaller ile yeni ahenk yaratmak düşüncesini benimsediler. Bu anlayıştan hareketle Arap ve Fars sözlüğünden yararlanmakta sakınca görmediler. Buldukları kelimeler bakımından eski olmakla beraber, getirdikleri kavramlar yenidir.

Parnas akımının aşın biçimciliği, sembolizmin kişisel ve müzikal üslûp için gerekli gördüğü duyulmamış ve ahenkli sözler kullanmış olması, dili ağırlaştırmıştır. Bu durum Servet-i Fünun sanatçılarına da yansımıştır. Âdeta duyulmamış kelime ve tamlamalar kullanmakta birbirleriyle yarışmışlardır. Arapça ve Farsçadan seçtikleri güzel sesli ve ince anlamlı sözcükleri ilk kez kullanmış olmayı meziyet saymışlardır. Bu gidiş, “Servet-i Fünun Lisanı” diye adlandırılan bir dil ortaya çıkarmıştır. Bundan ötürü de büyük eleştirilere uğramışlardır. Her şeye rağmen, bildiklerinden şaşmamışlar, “güzellik” uğruna bildikleri çizgide yürümüşlerdir. Hiç şüphesiz, Türkçe kelimelerin hakkını aruzda vermiş olmaları, ustalıklarının en belirgin göstergesidir. Türkçeyi aruz veznine uygulamadaki başarı, Tevfik Fikret‘le ideal çizgidedir. Daha sonraki devrelerde, Mehmet Akif ve Yahya Kemal, Türkçeyle “Türk aruzu” yaratacak yeteneklerini sergileyeceklerdir.

Estetik düşüncenin getirdiği dil zenginliği, aynı ölçüde sanat adına da “üslûp” problemini doğurmuş oldu. Dönemin sanatçıları, söz dizimine de yenilikler getirdiler. Cümlelerinde aynı zamanda fiil kiplerini kullanmaktan sakındılar. Kesik cümlelerle, uzun cümle geleneğini kırmaya özen gösterdiler. Kimi zaman, ara cümlelerle cümleyi ikiye bölmeyi denediler. Cümleyi kuvvetlendirmek amacıyla cümlede “evet” sözünü sık sık kullandılar. Sıfatları ismin sonuna getirdiler; fiilsiz cümleler oluşturdular. Cümlelerinde “ve” bağlacıyla “ah” ve “oh” ünlemlerine geniş ölçüde yer verdiler. Cümle yapısında Fransızcanın cümle kuruluşuna bağlı kaldılar.

Bu gibi durumlar, Servet-i Fünun sanatçılarının dil kadar, üslûpla da uğraştıklarını gösteren çalışmalardır.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.